Süper lig’de sezona tatlı bir heyecan ve şampiyonluk parolasıyla çıkan takımlar nedense tek tek teknik direktörlük değişikliğine gitmeye başladılar.
Değişen bir şey yok, anlayacağınız.
İlginç olan taraf ise “istifa” eden teknik direktör hemen bavulunu alıp gidiyor ve başlarda çok sevdiğini ifade ettiği takımı ve aynı zamanda kulübü yüzüstü bırakıyor.
Ben buna karşıyım.
Neden mi dersiniz?
Nasıl, devlette devamlılık esas ise kulüplerde de öyle olması gerektiğini düşünüyorum.
Mesela istifa eden bir teknik direktör, ayrıldığı kulüp yeni teknik direktör buluncaya kadar görevine devam etsin! etmelidir de...
Haksız mıyım?
Doğru olanında bu olacağına inanıyorum.
Takımın teknik direktörlüğünü sezon başında kabul edip, kulübe transfer döneminde bir sürü futbolcu aldıracaksın ve karşılığında milyon Euro’lar ödeteceksin.
Eeee sonra...
Yapamadım, ya da başaramadım deyip, kulübü yüzüstü bırakıp gideceksin.
Olmaz böyle bir şey ve de olmamalı.
Bana sorarsanız, böyle durumların önüne geçilmeli artık.
Ya, teknik direktörler aynı sezonda bir takım çalıştırmakla sınırlandırılmalı.
Ya da kulüpler bir sezonda en fazla iki teknik direktörle çalışmalı.
Anlayacağınız, bir karara bağlanmalı bu kısır döngü.
En kısa zamanda bir kural belirlenmeli.
Takım mağlup, hemen teknik direktör değiştir.
Takım kötü gidiyor, hemen teknik direktör değiştir.
Çok ilginç işler de zaman zaman olmuyor değil, futbol kulüplerimiz tarafından yapılan teknik direktör değişikliklerinde.
Siz futbolseverler de görüyorsunuz, değinmeden geçemeyeceğim; öyle teknik direktör değişiklikleri oluyor ki bugün bir takımdan ayrılan, yarın başka bir takımla hemen anlaşma imzalayabiliyor.
Çok komik değil mi?
Yaaa arkadaş, sizler teknik direktörler olarak birbirinizin arkasında duracağınıza, sanki kovulsa da ben geçsem der gibi davranıyorsunuz.
O yapamadı; ben yaparım havası ile bavulu alıp koşarak gidiyorsunuz, hemen bir kulüpten teklif gelir gelmez.
Yazık, gerçekten çok yazık.
Ülke futbolunda teknik direktörlerin ve teknik direktör değişikliklerinin geldiği son noktadayız.
Takımı, sezon başı kampında çalıştıran ve transfer döneminde futbolcuların alınmasını sağlayan birçok teknik direktör daha ligin onuncu haftası olmadan işsiz kaldı.
Ardından ne mi yapıyor, dersiniz?
Söyleyeyim size;
Kimi, yazarlık - yorumculuk yapıyor,
Kimi, elinde bavul hazır takım arıyor.
Kimi, birilerinden haber bekliyor,
Kimi, kovulan arkadaşının yerine geçip teknik adam olarak yoluna devam ediyor,
Kimisi de komik duruma düşen bu tarz meslektaşlarına gülüyor!
İşin tuhaf tarafı ise; Hepsinin ağzından çıkan cümle aynı; “Artık kriter kesinlikle başarı değil, takım çalıştırabilmen için birilerinin adamı olman şart.” şeklinde...
İşte bu nedenlerden dolayı sizlerle teknik direktör konusunu paylaşmak istedim.
Yazacak, çizecek o kadar çok şey var ki.
Teknik direktör camiasının neresinden tutsanız, elinizde kalıyor.
Ben yine sizlere; normal şartlar da teknik direktör ne yapar ifade edeyim.
Teknik direktör; sporcunun ya da takımın başarı elde etmesi için çeşitli stratejiler ve yöntemler geliştirir, uygular ve analiz eder. Bu kişiler, uzmanlık alanlarına göre; boks, basketbol, futbol, hentbol ve akla gelebilecek çeşitli spor dallarında görev yaparlar.
Kısaca; günümüzde ne yaptıklarını, yazımın içerisinde sizlere anlatmaya çalıştım.
Zor, bizim ülkemizde teknik direktör olmak.
Zor olmasına zor ama nedense herkeste bir “teknik direktör” olma isteği var.
Demek ki, zoru seviyor insanımız!
Onlar ne derlerse desinler.
Bence, tamamen “duygusal” bu isteklerinin ve yaptıklarının altında yatan...
Kalın sağlıcakla...
KÖŞE YAZILARI
Yayınlanma: 08 Kasım 2023 - 11:39
LİG'DE "SÜPER!" TEKNİK ADAMLAR...
Süper lig’de sezona tatlı bir heyecan ve şampiyonluk parolasıyla çıkan takımlar nedense tek tek teknik direktörlük değişikliğine gitmeye başladılar
KÖŞE YAZILARI
08 Kasım 2023 - 11:39