Bu sezon 19 takımın mücadele ettiği ligde ilk yarısı oynanan 18 maçın ardından tamamlandı.
Anlamsız bir planlama yapılması nedeniyle, ilk yarının son haftasında önce lige ara verildi.
Diğer bir saçma sapan uygulama ise verilen arada değil de 13 Ocak tarihinde ara transfer döneminin başlamasıydı.
Bütün bu yaşanan akıl almaz, yanlış planlamaların ardından ligin ikinci yarısı bu hafta oynanacak olan maçlarla başlayacak.
Her kulübümüzün hakem hatalarıyla dert yandığı bir 18 hafta izledik.
Hakem hatalarını önlemek isteyen TFF, yalnızca Sivasspor - Galatasaray maçında Rey Manaj ile Barış Alper arasında yaşanan pozisyonda Rey Manaj’a kırmızı kart göstermeyen hakem Turgut Doman’ı cezalandırmakla yetindi.
“VAR” ise kimi takıma göre VAR’dı, kimi takıma göre yoktu!
Bu nedenle TFF tarafından yapılan açıklamayla ligin ikinci yarısının bazı maçlarında yabancı “VAR” hakeminin yer alacağı ifade edildi.
Kendi insanına güvenmeyen TFF’nin geçen sezonda yabancı hakemlerden medet umduğunu gördük.
Sonuç değişti mi? Elbette hayır.
Ligin ilk yarısında futbol olarak akıllarda kalan ve dikkat çeken nokta Samsunspor’un gösterdiği performans oldu.
Süper Ligin ilk yarısında baştan beri futbolun en iyisini oynamak isteyen, stratejisini "önce futbol oyna, sonra puanı düşün" üzerine kuran bir takımla karşı karşıyayız!
Samsunspor, oynadığı karşılaşmalarda aldığı puanlarla ligin ilk yarısını ilk üç içerisinde bitirmeyi başardılar.
Gönül isterdi ki, renk taşımız Samsunspor’un gösterdiği bu başarıyı, Sivasspor göstersin!
Lige Bülent Uygun’la başlayan Sivasspor’da yapılan hoca değişikliğiyle takımın başına Ömer Erdoğan getirildi. Bu da bizim açımızdan ligin ilk yarısı adına akıllarımızda kalan bir olaydı.
Bülent Hoca’nın aksine Sivasspor’u daha ofansif oynatmaya çalışan bir teknik direktör olarak gördüm, Ömer hocayı.
Bakalım ara transfer döneminde takıma katılacak olan isimlerin ardından nasıl bir oyun sistemi belirleyecek!
Sivasspor’u istediği noktaya taşıyabilecek mi?
Ligin ilk yarısında Sivasspor adına bizleri şaşırtan diğer nokta ise kaptan Uğur Çiftçi oldu.
Geçmiş sezonlarda gördüğümüz iyi futbolunun aksine çok kötü bir performans sergiledi. Mücadele yönünden rakiplerine üstün sağlayamadığı dönemlerdeki hırçın ve hakemlere karşı anlamsız tavırları nedeniyle Sivasspor’da “kızaran” futbolcu olarak göze battı.
Kaptan Uğur Çiftçi, ligin ilk yarısında gördüğü 2 kırmızı ve 3 sarı kartla takımın en hırçın futbolcusu oldu.
Kırmızı beyazlı camiamız adına diğer dikkat çeken nokta ise, taraftarlarımızın “maçlara” gerekli ilgisi göstermemesi diyebilirim.
Takımımız iç saha maçlarını yaklaşık 3-4 bin taraftara oynadı.
Bu sayısı bizim gibi büyük bir camiaya yakışmadı.
İşin ilginç tarafı ise sosyal medyada da Sivasspor’u eleştirmeyen kalmadı.
Sosyal medyada takımı eleştirenlerin yarısı stadyuma maçlara gelseler, tribünlere sığmazlardı.
Anlayacağınız, birçoğu “klavye” taraftarlığı yaptılar!
Umarım ligin ikinci yarısında “Sivasspor adına” puanların alındığı ve taraftarların tribünleri doldurulduğu maçlar izleriz.
Ligin ikinci yarısında hakem hatalarının olmadığı ve “yapıların” konuşulmadığı bir ortamla karşı karşıya oluruz.
Ülke futbolunun buna ihtiyacı var!
Maçlar, dolu tribünler önünde oynansın ve hak eden kazansın.
Kazasız belasız, bir ikinci yarı dilerim.
Kalın sağlıcakla...