Ulusların dünya sahnesinde uzun soluklu varlıklarını devam ettirebilmeleri; kendi öz kültürleriyle olan münasebetleriyle doğrudan orantılıdır. Bu bağlamda yöresel halk kültürlerinden hareketle Türk milletinin öncelikli görevi; kültürüne gereken önemi veren, sahip çıkan ve kültürün gelecek nesillere aktarımını sağlayacak olan bireyler yetiştirmek olmalıdır. Kültürü korumanın en etkili yolu onu canlı tutmaktan geçmektedir. Özellikle gelenekler çerçevesinde önemli etkinlikler düzenlenip, katılımlar sağlanmalıdır. Yine ilköğretim döneminde okullarda kültürel etkinliklere gereken önem ve hassasiyet yüksek tutulmalı, etkinlik ve uygulama sayısı çoğaltılmalıdır. Ayrıca kitle iletişim araçlarının, kültür bilincini destekleyen yöresel kültür izlencelerini sunmaları, bu konulara daha fazla ağırlık vermeleri gerekmektedir. Bu izlencelerde sahip olunan kültürel değerler, izleyiciye benimsetilip, özümsetilecek nitelikte insanlarımıza aktarılabilmelidir. Özellikle ekranlarda sunulan izlenceler, diziler ve filmlerin Türk aile yapısına uygunluğu mutlaka göz önünde bulundurulmak kaydıyla gerekli yerlerde süzgeçten geçirilmelidir. Çünkü kültürde yozlaşmaya hizmet eden önemli unsurlardan bir tanesi “Popüler Kültür” denilen olgudur. Popüler kültür, belli bir dönem için geçerli olan, günlük uygulamaları kapsayan bir kültürdür. Kısacası her alanda günün modasını ifade eder desek yanlış olmaz. İnsanları herhangi bir konuda, ölçünleyerek (standartlaştırarak) o alanda bir moda akımı oluşturur. Medya yoluyla da popüler kültür aralıksız insanlara nüfus ettirilerek gayrı ihtiyari bu akımın gönüllü köleleri oluşturulur. İnsanlar bu akıma (modaya) kendilerini uydurmak zorunda hissederler. Çünkü insanları yazılı ve görsel medya yoluyla etkisi altına almıştır. Herkesin talep ettiği kıyafetler, çok dinlenen müzikler, insanların kendi bedenleri üzerinde yapmış oldukları tarzlar, yine insanların kitleler halinde bir kitaba veya bir filme yönlendirilmeleri vs… Bu akıma uymayanlar kendilerini rahatsız hissederler. Popüler kültür, vatandaşlarda sürekli bir tüketim çılgınlığı oluşturduğu için bu anlamda emperyalist güçlerin ekmeğine yağ sürmekte, onlara yeni pazarlar sağlamaktadır. Millet olarak artık üzerimize serpilmiş olan bu ölü toprağından bir an önce sıyrılıp kendi benliğimizi, kimliğimizi bulmanın zamanı geldi de geçmektedir. Gençliğe başta sosyal medya olmak üzere birçok kitle iletişim araçları aracılığıyla sunulan izlenceler; maalesef bireylerde kıyaslamaların, o kültür ve milletlere karşı hayranlıkların uyanmasına sebebiyet vermektedir. Bununla beraber kişide kendi milletine karşı hiç istenilmeyen “küçümseme, aşağılık duygusu” gibi saçma sapan düşünceler de gelişebilmektedir. Gençlik, bu saçmalıklardan bir an önce kurtulup, damarlarında dolaşan asil kanın ruhuna erişmesi gerekmektedir. Bizler Müslüman Türkleriz ve bu durumdan sonuna kadar övünç duymalı ve onurlanmalıyız. Çünkü millet olarak tarihin hiçbir döneminde utanılacak ya da sakınılacak bir geçmişimiz mevcut değildir. O zaman bir Türk gibi asil ve mert, bir Müslüman gibi de inançlı ve ahlaklı olmak en birinci vazifemiz olmalıdır. Çünkü millet olarak bize yakışan gerçeklik ancak budur. “Sezon Finali”
KÖŞE YAZILARI
Yayınlanma: 27 Temmuz 2023 - 13:31
KÜLTÜRDE YOZLAŞMA VE EMPERYALİZM
Ulusların dünya sahnesinde uzun soluklu varlıklarını devam ettirebilmeleri; kendi öz kültürleriyle olan münasebetleriyle doğrudan orantılıdır
KÖŞE YAZILARI
27 Temmuz 2023 - 13:31