Kültürlerin yapısında barındırdığı özellikler, milletlerin karakterini ve yaşam biçimlerini ortaya koyar. Kültürün kendine özgü yapı taşları üzerine oturtulması ve sağlam bir geçmişle yoğurularak gelmesi onu dışarıdan gelen olumsuz etkileşimlere ve yozlaşmalara karşı bir kalkan misali yıllarca koruyabilir. Bu anlamda güçlü kültürler, uzun yıllar bünyesine yabancı olanları ayırt ederek garipser ve dışlarlar, kesinlikle olduğu gibi kabul etmezler. Etse bile bu durum uzun bir zaman diliminde ve dışsal zorlamalarla olur; nihayetinde de bir emanet görünümünde milletinin üzerinde kala kalır. Örneğin yüzyıllardır “opera” sanatı kültürümüze yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Ancak opera sanatı Türk kültürü içerisinde kendisiyle örtüşecek, uyuşacak ya da kendisini kapsayacak bir alan bulamadığı için bu kültürde yer edinememiştir. Buradan mütevellit kültürü bir toplumun yaşama şekli ve düşünme biçimi olarak yorumlayabiliriz. Bu tanım bize kültürün, toplumlar için ayırt edici bir rol üstlendiğini gösterir. Her milletin sergilemiş olduğu kültürel özellikler, o milletin karakteristik yapısı içerisinde değerlendirilmeli ve anlamlandırılmalıdır. Bu sayede insanlık adına doğru çözümlemeler ve değerlendirmeler yapılmış olunur. Tarihi olaylarda da tarihçiler nasıl ki tarihi olayları geçtiği dönem içerisinde değerlendirilmesinin daha doğru olduğunu ifade ediyorlarsa burada da benzer bir durum vardır. Örneğin Hintliler, yemekten sonra teşekkür etmek için geğirirler. Bu durum onlar için bir nezaket ifadesi iken bizde büyük bir kabalıktır. Yine Hristiyanlığı kabul etmeden evvel bir Eskimo’nun karısını erkek misafirine sunması onlar için büyük bir konukseverliğin göstergesi niteliğinde olabilir. Ya da İspanya’da boğalarla yapılan eğlenceler, domates festivali sonucu sokakların göllere dönmesi veya Müslümanların inançları gereği kurbanlar kesmeleri gibi daha da örnekleri çoğaltabileceğimiz birçok kültürel etkinlik ve gelenekler o kültürün kendi kalıpları içerisinde değerlendirilmelidir. Aksi takdirde her millet kendi sahip olduğu kültürel bakış açısıyla bu gelenekleri yorumlamaya ve değerlendirmeye çalışırsa ortaya oldukça radikal durumlar çıkabilir. Milletlerin kendilerine özgü geleneklerini -bazıları her ne kadar ters gelse de- o milletin kültürel kalıpları içerisinde izah etmek, düşünmek, değerlendirmek, anlamak, anlamlandırmak, kabul etmek son derece doğaldır ve doğrudur. Ancak bir millete mal olmuş ya da o milletlerle özdeşleşmiş olan bir kültürel değerin, başka milletlerin kültürlerine sirayet ettirilerek uygulama aşamasında halktan normal bir anlayış sergilemelerinin beklenilmesi abesle iştigal bir durumdur. Çünkü kültür, milletler arası ayırt edici bir unsurdur. Ya da insanlara kendi öz kültürlerinin hiçbir bölümünde yer almayan ve maneviyatlarıyla taban tabana zıt olan sözüm ona medeniyeti temsil noktasında kimi alışkanlıkların hiç zorlanmadan, garipsenmeden, irdelenmeden kabul ediliyor olması veya kabul edilmesi gerekli olduğu anlayışı son derece yanlıştır.
KÖŞE YAZILARI
Yayınlanma: 27 Temmuz 2023 - 13:26
KÜLTÜR
Kültürlerin yapısında barındırdığı özellikler, milletlerin karakterini ve yaşam biçimlerini ortaya koyar
KÖŞE YAZILARI
27 Temmuz 2023 - 13:26