Gazze’de 7 Ekim 2023 Sonrası Yaşananlar: Ortadoğu’da Dönüm Noktası
Gazze Şeridi, 7 Ekim 2023'ten bu yana devam eden bombardımanlarla adeta yok ediliyor. 365 kilometrekarelik bölge, bir yıl boyunca kesintisiz ağır saldırılara maruz kaldı. İsrail'in sivilleri hedef alan bu saldırıları sonucunda gazze Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 42 bin Gazzeli hayatını kaybetti. Ölenlerin %60’ını kadın ve çocuklar oluşturuyor. Gazze’de yaşanan bu trajedi dünya genelinde büyük tepkilere yol açtı; birçok ülkede halk meydanlara çıkarak savaşın durmasını talep etti. Ancak Batılı hükümetler, İsrail'e açık destek vermeye devam ederken, Batı medyası da bu olayları halkın gözünden kaçırmak için evrensel gazetecilik ilkelerini ihlal ediyor.
Aksa Tufanı Operasyonu ve İsrail'in Şiddetli Yanıtı
7 Ekim 2023'te Hamas ve diğer Filistinli grupların gerçekleştirdiği 'Aksa Tufanı' operasyonu, İsrail istihbaratını hazırlıksız yakaladı. Yaklaşık 6 bin Filistinli savaşçının katıldığı operasyonda, Yahudi yerleşim bölgelerine karadan ve havadan saldırılar düzenlendi. İsrail'in resmi açıklamalarına göre, çatışmalarda 1139 kişi hayatını kaybetti. Bu saldırılara karşılık olarak İsrail, Gazze’ye yönelik en ağır hava saldırılarını başlattı ve gıda, su, elektrik gibi temel ihtiyaçları tamamen kesti. Ancak İsrail’in saldırıları daha çok sivil yaşam alanlarını hedef aldı.
Batı İttifakının Değerleri Sorgulanıyor
İsrail’in saldırıları ve Batı’nın destekleyici tavrı, uluslararası kamuoyunda büyük bir imaj kaybına yol açtı. Günlük olarak televizyonlara yansıyan sivillerin öldüğü görüntüler, Batı'nın insan hakları ve demokrasi söylemlerini sorgulattı. İslam İş Birliği Teşkilatı ve Arap Birliği gibi örgütler savaşın durdurulması için çağrıda bulunsa da, bu girişimler etkisiz kaldı.
Gazze’de Bir Kamera, Bir Canın Bedeli: Gazetecilik Hayatta Kalma Mücadelesi
Gazze'de Filistinli bir gazeteci olarak çalışanlar için gazetecilik sadece bir iş değil, aynı zamanda hayatta kalma mücadelesi. 31 yaşındaki Filistinli bir gazeteci, 2011’den bu yana elinde kamerasıyla, İsrail bombardımanları altında her gün yıkımın ve acının izlerini kaydetmeye devam ediyor. Kayıp arkadaşlarının hikâyelerini dünyaya duyurmak için direnen bu gazeteci, “Gazetecilik benim için son can simidi” diyor. Onun için gazetecilik, Gazze'de adaletsizliğe ve sessizliğe karşı halkının onurunu koruma mücadelesi.
Savaşın İçinden Gerçekleri Dünyaya Duyurmak
Gazeteci, Gazzeli sivillerin her gün ölümle yüzleştiği korkunç bombardımanları kaydettiğini ve bu süreçte pek çok meslektaşını kaybettiğini anlatıyor. Anadolu Ajansı’ndan Montaser al-Sawaf ve Haider al-Masdar gibi isimler, sadece birer meslektaş değil, onun hayatının bir parçası haline gelmiş dostları. Onların kaybı, geride kalan gazetecileri daha da motive ediyor. Gazze’de, İsrail'in işlediği savaş suçlarını dünyaya duyurmak için bir kamera, bir cana bedel hale geldi.
Sessizlik İnsanlığa İhanettir
Filistinli gazeteci, dünya medyasının Gazze’deki acıyı görmezden gelmesini sert bir şekilde eleştiriyor. Sessizliğin tarafsızlık değil, insanlığa ihanet olduğunu vurgulayan gazeteci, meslektaşlarına gerçeği duyurma sorumluluğunu hatırlatıyor. “Gazze’de gazetecilik bir meslek değil, adaletsizlik karşısında bir direniş” diyen gazeteci, dünyayı bu trajediye sessiz kalmamaya çağırıyor. Gazze'nin bir haber olmaktan öte, gelecek nesillere anlatılacak bir hikâye olduğunu belirtiyor.
Gazze: 18 Yıllık Kuşatma Altında Hayat ve Gazetecilerin Mücadelesi
Gazze, yaklaşık 18 yıldır İsrail'in sıkı kuşatması altında yaşıyor. Bu süre boyunca eğitim, ekonomi ve sosyal hayat gibi birçok alanda halkın hayatı derinden etkilendi. Gazze, dünyanın en büyük açık hava hapishanesi olarak biliniyor ve bu durum, halkın psikolojisinde ağır bir travmaya yol açtı. Özellikle siyasi abluka, halkın hareket özgürlüğünü tamamen kısıtlayarak, eğitim almak, tedavi görmek, evlenmek ya da seyahat etmek gibi temel haklarını ellerinden aldı. İsrail, Gazzelilerin sadece hayatta kalabilmesi için belirli ihtiyaçların girişine izin veriyor, bu da birçok ailenin parçalanmasına ve gençlerin iş fırsatlarını kaybetmesine neden oluyor.
Gazeteciler Büyük Bedeller Ödüyor
Gazze’de gazeteciler, halkın sesi olmak için hayatlarını riske atıyor. İsrail’in saldırıları sırasında birçok gazeteci öldü ya da ailelerini kaybetti. Bu zor koşullar altında görevlerini sürdüren gazetecilerin en büyük motivasyonu, halklarının hikâyesini dünyaya duyurma misyonu. Gazze’de görev yapan gazeteciler için bu bir meslekten öte, adeta bir yaşam mücadelesi. Kendi aileleri ve komşularını kaybeden gazeteciler, filistin halkının sesini duyurmak için büyük fedakarlıklar yapıyor.
“Görevimizi Yaparak Meydan Okuyoruz”
Gazze'de 7 Ekim 2023’te başlayan Aksa Tufanı operasyonunun ardından yüzlerce gazeteci, İsrail’in soykırım saldırılarını dünyaya duyurmak için hayatını tehlikeye attı. Aralarından bazıları yaralansa, hatta ailelerini kaybetse bile mikrofonlarını ellerinden bırakmadılar. Medyanın Gazze’deki bu mücadelesinin sembolü haline gelen gazeteci Wael Al-Dahdouh, kendisini hedef alanlara karşı görevini yaparak meydan okuduğunu söylüyor.
Gazze'deki Soykırımı Dünyaya Duyuran Gazetecilerin Mücadelesi
Gazze’de yaşanan trajedileri ve savaş suçlarını dünyaya duyurmayı görev edinen gazeteciler, tüm zorluklara rağmen gerçeği belgelemeye devam ediyor. Bu gazetecilerden biri olan Sulaiman Hejji, gazeteciliği sadece bir meslek değil, aynı zamanda özgürlüğün simgesi olarak görüyor. Hejji, her gün arkadaşlarını ve sevdiklerini kaybettiğini, ancak onların anılarını yaşatarak yaşananları belgelemeye devam ettiğini belirtiyor.
Sulaiman Hejji, İsrail'in gazetecileri özellikle hedef aldığını çünkü işlenen savaş suçlarını dünyaya duyurduklarını ifade ediyor. Bombalamalar ve tehditler altında görev yapmaya devam eden Hejji, bu zorlukların kendisini durdurmadığını, aksine daha da güçlendirdiğini söylüyor. Karşılaştıkları tüm zorluklara rağmen, gazeteciler bu süreçte görevlerini yerine getirmeye devam ediyor.
Hejji, savaş sırasında yaşanan korkunç suçlara tanık olduğunu ve bunları belgelemek zorunda olduğunu belirtiyor. Evrensel insan hakları söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını söyleyen Hejji, yaşanan felaketlere rağmen cesaretle mücadele ettiğini vurguluyor. Meslektaşlarına ise silahların değil insanlığın yanında durmaları gerektiğini hatırlatıyor ve gerçekleri aktarırken dürüstlükten ayrılmamalarını öneriyor.
İsrail, işgal altında bulunan topraklarda görev yapan gazetecilere yönelik uluslararası hukuku uygulamayı reddetmektedir. Ancak, gazetecileri kasten hedef almak, uluslararası hukuk çerçevesinde bir savaş suçu olarak değerlendirilmektedir. Bu tür ihlaller, Uluslararası Mahkemenin yetki alanına girmekte ve uluslararası toplumu harekete geçirebilecek ciddi bir durum oluşturmaktadır.
Bülten Haber