Cumhurbaşkanı sıfatıyla Sivas?a ilk kez gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kent meydanında yağmurlu havada Sivaslılara seslendi. Konuşmasına Sivas?ın ilçe, mahalle ve köylerindeki tüm vatandaşlara selamlarını ilerek ve BBP`nin Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu`nu rahmet dileyerek başlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, muhalefet partileri ve paralel yapıya yüklendi. Halk ozanı Aşık Veysel`in "Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece" dizelerini hatırlatan Erdoğan "Ne demiştik yola çıktığımızda? Gideceğiz gündüz, gece. Biz dert insanıyız, biz sevda insanıyız. Hasretin, umudun şehri Sivas bizi çok iyi anlar. Bir Sivas türküsünde ne diyor. Şu dağlar ulu dağlar / Etrafı sulu dağlar / Ben derdimi söylersem / Gök durur, bulut ağlar. Bugün bulut ağladı mı? Ağladı, hamdolsun. İşte biz milletimizin dertlerine derman olmak için, yaralarına merhem olmak için 12 yıl boyunca çalıştık, mücadele ettik. Bu mücadelede Sivas bize hep destek oldu. En son Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 70 oy vererek bize günemdiğini itimat ettiğini gösterdi. Yanında Sivas olanın, yanında Türkiye olanın sırtının yere gelmez. Çünkü Sivas Türkiye?dir, Türkiye de Sivas?? dedi. TARİHTEN BÜYÜK YOL GÖSTERİCİ OLMAZ Tarihi sürece dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir millet için tarihten büyük yol gösterici olmadığını ifade ederek, ??Bu topraklar 600 yıllık imparatorluğun eriyip bitişine şahitlik etti. Sadece Osmanlı`nın yıkılışına değil başka acı ve umutlara da şahitlik etti. İstanbul`da işgalci askerler karaya çıktığında, İzmir?de de Yunan askeri Türkiye`ye ayak bastığında birileri onları çiçeklerle, alkışlarla karşıladı, birileri orada düşmanın boynuna sarılırken millet ayağındaki yırtık çarığıyla Sivas`ta Kurtuluş Savaşı`nın temellerini attı. Birileri bu toprakları parçalamak için harita başında pazarlıklar yaparken benim sakallı dedem, başörtülü ninem Sivas Kongresi`nde toplananlara dualar ediyordu. Birileri bu milleti tarihin kör karanlığına hapsetmeye çalışırken bu millet İstiklal Harbi`nin hazırlıklarına başlamıştı. Milletimiz Sivas`tan dünyaya şöyle haykırıyordu: `Manda ve himaye kabul edilemez. Milli sınırlar içinde vatan bir bir bütündür parçalanamaz. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı millet kendisini topyekun savunacak ve direnecektir.` Tarihteki uzun yolculuğumuzun son devleti Türkiye Cumhuriyeti`nin inşası işte bu şuurla gerçekleşti. Bu mücadeleye başlarken Allah`ın yardımından başka yardım dilemedik, ahdettik, dua ettik, mücadele ettik. Milletimiz bayrağına, vatanına, namusu bildiği özgürlüğüne sahip çıktı. Sivas Kongresi`nde şu devletin, bu devletin himayesini isteyenler oldu, fakat bu teklifler tartışmaya dahi değer görülmedi. Bu millet milli iradeye sahip çıkarak İstiklal Harbi`ni kazandı. Biz de tüm siyasi hayatımızda bilhassa da son 12 yılda hep milli iradeden aldığımız güçle mücadelemizi verdik. Bugün de yeni Türkiye`nin inşası için yine milli iradeye müracaat ediyoruz. Bunun için Sivas`tayız, manda heveslilerini, tek parti özlemiyle yanıp tutuşanları, milleti bölmenin, ülkeyi parçalamanın hesabını yapan üst aklı bir kez daha mağlup etmek için pazar günü milletimizi sandığa davet ediyoruz." İfadelerini kullandı. ÜST AKLIN AKLINA ALMAYA VARMISINIZ? Vatandaşlara "Sivas, 7 Haziran`da sözünü sandıkta söylemeye hazır mı? Sivas, üst aklın aklını başından almaya var mı? Sivas, Türkiye`yi yeni anayasasına kavuşturmaya hazır mı? Sivas başkanlık sistemine var mı" diye soran Erdoğan, "evet" yanıtı alması üzerine "Maşallah barekallah. Öyleyse durmak yok. Bugün perşembe, yarın cuma, cumartesi 3 gün ona göre, durmak yok" diye konuştu. Sivaslıların bir süre tekbir getirmesi üzerine de Erdoğan, Sivas?tan yükselen bu sedayı duymayanın sadece kulağının değil kalbinin de mühürlü olduğunu ifade ederek, coşkusu ve desteği için vatandaşlara teşekkür etti. FETİH KUTLAMALARINDAN RAHATSIZ OLDULAR 30 Mayıs?ta İstanbul?un fethinin 562. yıl dönümünü, Yenikapı`da surların önünde 2 milyona yakın vatandaşla kutladıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu coşkudan birilerinin rahatsız olduğunu, kutlamayı hazmedemediğini belirtti. Kendini ulusalcı ve milliyetçi olarak tanımlayanların, Cumhurbaşkanlığı makamının himayesinde İstanbul Valiliği ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yaptığı fetih şenliğini hazmedemediğini dile getiren Erdoğan, bu kutlamayı her yıl yapacaklarını açıkladı. İstanbul`un fethinin sıradan bir fetih olmadığına işaret eden Erdoğan, "Ne diyordu Sevgililer Sevgilisi `Le tufte hannel Kostantiniyyetu fele ni`mel emiru emiruha vele ni`mel ceysu zalikel ceys` diyordu. `İstanbul yani Kostantiniye muhakkak fetholunacaktır, onu fetheden emir ne güzel emir, onun ordusu ne güzel ordu` diyordu. Ama bundan birileri rahatsız oluyor. Siz zannediyor musunuz Bizans dünde kaldı? Bugün de Bizans`ın kalıntıları var ama biz onlara rağmen yürüyoruz. Onlara rağmen yürüyeceğiz" ifadesini kullandı. Türk Yıldızları`nın kutlamalara katılmasını eleştirenler olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Türk Yıldızları Cumhurbaşkanı`nın davetiyle oraya gelmiştir, orada, milli kutlamada görevlerini yapmıştır. Belki de ilk defa 1,5-2 milyon insanın huzurunda bu gösteriler yapılmış ve bizim milletimiz o gün bir başka özgüven kazanmıştır. Niye? `Benim pilotlarım ne müthiş, muhteşem bir gösteri yapıyor`. Bununla özgüvenini kazanmıştır. Burada Türk Silahlı Kuvvetlerimize, Hava Kuvvetlerimize, pilotlarımıza teşekkür edeceklerine, `Nasıl olur da Silahlı Kuvvetler orada böyle bir görüntü verir.` Sen daha Cumhurbaşkanlığı makamının ne olduğunu anlamamışsın. Valiliklerin, belediyelerin bu özel günlerde neler yapabileceğini hala anlayamamışsın. Bak biz şimdiden İstanbul`u yine önümüzdeki yıl 29 Mayıs`a davet ediyoruz, isterse Sivaslılar da gelebilir, İstanbul`da zaten çok var. Niye? Çünkü İstanbul`un fethi sadece İstanbullulara ait değil, öyleyse hep birlikte kutlayacağız.?? Dedi. SEÇİM KURTULUŞTUR Her seçimin bir bakıma yeni bir Kurtuluş Savaşı ve bağımsızlık ve kalkınma mücadelesinin kesintisiz bir süreç olduğunu söyleyen Erdoğan, "Bunun için milletimiz, Demokrat Parti`nin iktidara geldiği seçimleri hatırlayın, kurtuluş günü olarak ilan etmiştir. O gün kadın, erkek, genç, yaşlı demeden milletimiz adeta Kurtuluş Savaşı ruhuyla, Kurtuluş Savaşı heyecanıyla sandığa gitti. O gün sandık tam bir mücadele alanıydı. Millet bu mücadeleden kaçmadı. Tüm baskılara ve tehditlere rağmen cesaretle sandığa gitti, oyunu kullandı. Allah da bu millete özlemini çektiği hürriyete, hizmetlere kavuşmayı nasip etti. Arkasından malum 27 Mayıs darbesi geldi. Ardından 1970`li yılların kara günlerine şahit olduk. Rahmetli Özal ile bir parça nefes alan bu millet, 1990`lı yıllarda yeniden kaosa, krize, teröre boğuldu.. Millet, koalisyon dönemini 2002`de AK Parti ile sona erdirdi.O dönem hükümeti DSP, MHP, ANAP`tan aldık. Kaç yıllığına onlara bu millet o görevi vermişti? 5 yıllığına. Peki 3,5 yıl kalıp da niye kaçıp gittiler? Niye yürütemediler? Çünkü Düzce, Sakarya, Bolu, Kocaeli depreminin altında kaldılar. Yürütemediler. Bunlara zaten beş koyun ver, kaybeder gelirler. Niye meydanlara çıkıp dolaşıyor, ben anlamıyorum. Senin yapacağın iş değil bu iş. Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. Sen yapamazsın bu işi. 25 tane bankayı batırdınız. 50 milyar dolar yük bıraktınız. Bunları biz hallettik. IMF`ye bunlar borçlandı, 23,5 milyar dolar, biz ödedik. Merkez Bankası milli banka. Hani milliyetçiydiniz? Kasada ne var? 27,5 milyar dolar. Şimdi ne var? 122 milyar dolar. Kim milliyetçi? Biz, biz. Biz öyle kafatası milliyetçisi değiliz. Biz milletini seven milliyetçiyiz, farkımız bu. Her seçim unutmayın, duymak, anlamak isteyene yeni Türkiye talebinin daha yüksek bir sesle ifadesiydi" dedi. BUNLAR DAĞDAN YÖNETİLİYOR Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Haziran Pazar günü yapılacak seçimi hatırlatarak, " Yine bir Kurtuluş Savaşı`nın içindeyiz. Görüyorsunuz, biz yeni Türkiye`nin inşası için canla başla çalışırken karşımızda bir eski Türkiye koalisyonu var. Musluklardan kan akıtan, eli kanlı bir partiyle milliyetçi olduğu iddiasındaki parti kol kola girdi, burada yerini aldı. Batman`da "Barajı aştık, aştık. Aşamadık meskenimiz dağlardır" yazılı pankart açtılar. Çünkü bunlar dağdan yönetiliyorlar. Bunlar, silahı bırakmadılar. İşte bakın 6-7-8 Ekim tarihlerinde, bu eş başkanlardan bir tanesi, sokağa davet etmedi mi? 50 kişi öldü. Ölenler Kürt, öldürenler Kürt. Peki bunlar nasıl oluyor da benim Kürt vatandaşımın, Kürt kardeşimin temsilcisi oluyor? Mesele bu. Şimdi, aydın geçinen 200 kişi bildiri yayınlamış. Bunlar aydın değil, karanlık karanlık. 50 kişinin ölümüne neden olan bu zihniyete destek verenler nasıl oluyor da aydın oluyor? Bu ülkenin geleceğini karartmak isteyenler nasıl oluyor da aydın oluyor? Hesap ortada, kitap ortada. Halep oradaysa, arşın burada. `Tayyip Erdoğan, diktatör.` `Doksan tane partinin olduğu bir ülkede Tayyip Erdoğan, diktatör`. Şu anda 20 parti seçime giriyor. Nasıl oluyor bu diktatör? Diktatörün olduğu ülkede bunlar olabilir mi? Böyle bir şey yapabilir misiniz? Dünyada diktatörlüğü biz iyi biliriz, görürüz. Kardeşlerim, hepsi iftira. Çünkü bunlar meşhur Komünist rejimlerin kalıntıları. Maoist, Leninist, Stalinist... Bunlar Boraltan Köprüsü üzerinde Azeri kardeşlerimizi, evet o zaman ki CHP rejimi, bunları Stalin rejimine teslim ediyor. Orada Stalin`in askerleri Azeri kardeşlerimizi şehit ediyor. Bir Azeri şair ne diyor, `Keşke bunları siz şehit etseydiniz de Stalin`in askerlerine teslim etmeseydiniz.` Bahçeli, şimdi bunlar için Meclis`e girme çalışması yapıyor. Biz analar ağlamasın diye Çözüm Süreci`ni yürütürken bize demediklerini bırakmayanlar şimdi gidip anaları ağlatanların bizzat kendileriyle al takke, ver külah, birlikte yol yürüyorlar. Sadece bu kadar değil, Pensilvanya`daki ihanet şebekesiyle Kandil`deki kan tüccarı da yoldaş oldu. Bu koalisyonda yerini aldılar. İşte gazetelerde boy boy resimleri görüyoruz, yan yana resimleri görüyoruz. Hayatta bir araya gelebilecekleri düşünülmeyenler şimdi bir araya geliyorlar. Paralel yapı denilen ihanet şebekesi, Suriye`deki Türkmenlere gönderdiğimiz yardım üzerinden bizi dünyaya şikayet ederken en büyük desteği bunlardan alıyor. Geçenlerde bir gazete utanmadan, sıkılmadan yakalanan tırların içinde silah olmadığını söyledi Erdoğan diyor. Var veya yok, koyalım bir kenara. Bir defa sen o kadar basın ahlakından uzaksın ki. Bu ülkede Milli İstihbarat Teşkilatımızın yaptığı bir operasyona, sen kalkıp paralelle iş tutarak bunu dünyaya faş etmenin gayreti içerisine giriyorsun. Bir defa bu casusluktur, bu ajanlıktır. Bununla ilgili de biz yargıya zaten suç duyurusunda bulunduk, gereği yapılacaktır. Tabi bunlar hemen dünyadaki ağababalarına gidiyorlar. Dünyadaki ağababalarından destek almak suretiyle kendilerini bizleri hükümeti veyahut da MİT`i bir yerlere şikayet etmenin gayreti içerisindeler. Nereye giderseniz gidin, bizim Allah`tan başka kimseden korkumuz yoktur." Açıklamasını yaptı. KILIÇDAROĞLU KASET GENEL BAŞKANI Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu`nun her fırsatta "altın klozet"ten bahsettiğine değindi. Erdoğan, "TRT yayınında, gel, gez, bak bir tane altın klozet kapağı olan varsa ben Cumhurbaşkanlığı makamını bırakacağım ama sen bunu ispat edemezsen CHP başından ayrılmaya var mısın? Gidemez, çünkü akşam bir yalan, sabah bir yalan. Bakınız Baykal`ı da böyle aldatmadı mı? Gazeteciler, `aday mısınız` diye sordu, `hayır değilim` dedi. Adam CD`den veyahut kasetten gelmiş bir genel başkan. O kaset olmasa genel başkan olması mümkün değildi" ifadesini kullandı. BUNLARIN SİYASETİ DÜŞMANLIK Pazar günü yapılacak seçimlerin ardından "eski Türkiye koalisyonu"nun bittiği gün olacağını dile getiren Erdoğan, "Siyaset dürüstlükle, ilkelerle, omurgalı duruşla olur. Bunların siyaseti düşmanlık. Hem de kendi milletine düşmanlık üzerine kurulu. Milletin aleyhine ne varsa onun yanında yer alıyorlar. Kurtuluş Savaşı`nda olduğu gibi; düşman ülkeye girse ve dese ki, `Ben, Tayyip Erdoğan`ı düşürmek için geldim.` İnan bana onları, ellerinde çiçeklerle karşılarlar. O derece muvazeneyi kaybetmiş durumdalar. Dikkat edin, millet ne istiyorsa onun karşısında yer alıyorlar. Millet dinine, diyanetine sahip çıkıyor. Bunlar `Din derslerini yasaklayacağız` diyor, `Zorunlu din dersi olamayacak`, `Diyaneti kaldıracağız` diyor. Kim, terör örgütünün arkasında olduğu parti. Dinsiz bir millet yaşayabilir mi? Onunla kalmadılar, bu arada imam hatipleri kapatmanın hesabını yapıyorlar." İfadelerini kullandı. BUNLAR TÜRKEŞE İHANET EDİYORLAR MHP`li vatandaşlara da seslenen Erdoğan, "Bunlar, Türkeş`e ihanet ediyor. Merhum Türkeş, başkanlık sisteminin olmazsa olmaz bir şart olarak `Dokuz Işık` adlı eserinde yazıyor. Pensilvanya, Kandil, Gezi, Ermeni diasporası, eşcinsel dernekleri birleşmiş, önlerine Anamuhalefeti ve milliyetçi olduğu iddiasındaki partiyi de katmış, eski Türkiye koalisyonuna devam ediyorlar. Biz ne düşünüyorsak, ne söylüyorsak onu yapıyoruz. Bizim milletimizle muhabbetimiz, pazara kadar değil Allah`ın izniyle mezara kadardır. Bunun için Hacı Bektaş-ı Veli gibi, bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Yetmez, kardeş olacağız. Hep birlikte Türkiye olacağız" dedi. DEVLET İÇİNDE DEVLET OLMAZ Vatanın üzerinde operasyon düşünenlerin karşılarında kendilerini bulacaklarını vurgulayan Erdoğan, " Devlet içinde devlet olur mu? Çıkmış işte bir paralel devlet. Bu hocaefendi diye geçinen adama sormak lazım; senin inzivaya çekilme yerin Pensilvanya mı? Gel, Mekke varken, Medine varken orada ne işin var? Fakat üst akıl böyle emretti. Dert başka. Oradan ülkeye sirayet etmek. Ayrımcılığın ta kendisini yaptılar. Şimdi küçük imamlar vardı; bu küçük imamlar da mihrabı terk ettiler, onlar da kaçıyor şimdi. Onlar da değişik yerlerde, kimisi Amerika, kimisi Afrika, kimi şurada, kimi burada... Fakat ne demiştim Başbakanlığımda; `inlerine gireceğiz` hatırlıyorsunuz değil mi? Girdik mi? Şimdi kovalıyoruz, onlar kaçacak, biz kovalayacağız. Çünkü bu milleti bölmeye kimsenin hakkı yok, bu ümmeti parçalamaya kimsenin hakkı yok. Parçalayanlar karşılarında bizi bulacaklar." İfadelerini kullandı. Başbakanlığı döneminde olduğu gibi Cumhurbaşkanlığı döneminde de Sivas`ın ve Sivaslının yanında olmaya devam edeceğini kaydeden Erdoğan, yapılan işlerin ve yeni projelerin takipçisi olacağı sözünü verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının ardından, sahneye çıkan çocuklara sarılarak hatıra fotoğrafı çektirdi, satranç takımı hediye etti. Bu arada sahneye çıkan çocuklardan birinin ağlayarak uzun süre Erdoğan`a sarılması dikkati çekti.
Genel
Yayınlanma: 24 Temmuz 2023 - 12:37
"Her seçim Kurtuluş Savaşı`dır"
Cumhurbaşkanı sıfatıyla Sivas?a ilk kez gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kent meydanında yağmurlu havada Sivaslılara seslendi
Genel
24 Temmuz 2023 - 12:37