Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Hastanesi Göğüs hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefa Levent Özşahin, 141 yıl önce Robert Koch'un, verem mikrobunu bulduğunu hatırlatarak, "Bu nedenle her yıl 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü olarak anılmaktadır" dedi.
Verem hastalığının tanı ve tedavisi hakkında da bilgiler aktaran Prof. Dr. Özşahin, "Verem (Tüberküloz) mikrobik bir hastalıktır. Tanısı kolay, tedavisi ucuz ve ülkemizde parasızdır. Hastalık kesin olarak tedavi edilebilmektedir. Ancak yine de dünyada her yıl yaklaşık 10 milyon kişi verem olmakta ve bunların ¼’ü bu hastalıktan ölmektedir. Yoksulluk, sağlık alt yapısının olmayışı, sağlık personeli eksikliği vb. bu sorunun nedenleridir" diye konuştu.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) verem hastalığı için 1993 yılında acil durum ilan ettiğine ve “Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisini geliştirdiğine dikkat çeken Özşahin, "Balgam incelemesine dayalı kesin tanı, düzenli sağlanan ilaçlar ile uygun (en az 6 ay) süre tedavi, ilaçların hastaya gözetim altında yutturulması ve uygun bir kayıt kontrol sistemi, bu stratejinin bileşenleridir. DSÖ’nün hedefi 2050 yılında tüberkülozdan arınmış bir dünyaya kavuşmaktır" dedi.
Türkiye'deki durumla ilgili de değerlendirme yapan Özşahin, "Ülkemizde her yıl, her yüz bin kişiden yaklaşık 15’i vereme yakalanmaktadır. Bu hastalar Verem Savaş Dispanserlerinin takibinde tedavi edilmektedir. Ülkemizde nüfus hareketlerinin yoğunluğu (göç, sığınmacılar vb.) bu sorunun günümüzde ve ileride kontrol altına alınmasını zorlaştırmaktadır. Öksürük, balgam çıkarma, iştahsızlık, zayıflama, terleme gibi yakınmaları olan hastaların sağlık kuruluşlarına başvurmaları tanı ve tedavideki ilk basamaktır" ifadelerini kullandı. Hatice Kurt
Verem hastalığının tanı ve tedavisi hakkında da bilgiler aktaran Prof. Dr. Özşahin, "Verem (Tüberküloz) mikrobik bir hastalıktır. Tanısı kolay, tedavisi ucuz ve ülkemizde parasızdır. Hastalık kesin olarak tedavi edilebilmektedir. Ancak yine de dünyada her yıl yaklaşık 10 milyon kişi verem olmakta ve bunların ¼’ü bu hastalıktan ölmektedir. Yoksulluk, sağlık alt yapısının olmayışı, sağlık personeli eksikliği vb. bu sorunun nedenleridir" diye konuştu.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) verem hastalığı için 1993 yılında acil durum ilan ettiğine ve “Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisini geliştirdiğine dikkat çeken Özşahin, "Balgam incelemesine dayalı kesin tanı, düzenli sağlanan ilaçlar ile uygun (en az 6 ay) süre tedavi, ilaçların hastaya gözetim altında yutturulması ve uygun bir kayıt kontrol sistemi, bu stratejinin bileşenleridir. DSÖ’nün hedefi 2050 yılında tüberkülozdan arınmış bir dünyaya kavuşmaktır" dedi.
Türkiye'deki durumla ilgili de değerlendirme yapan Özşahin, "Ülkemizde her yıl, her yüz bin kişiden yaklaşık 15’i vereme yakalanmaktadır. Bu hastalar Verem Savaş Dispanserlerinin takibinde tedavi edilmektedir. Ülkemizde nüfus hareketlerinin yoğunluğu (göç, sığınmacılar vb.) bu sorunun günümüzde ve ileride kontrol altına alınmasını zorlaştırmaktadır. Öksürük, balgam çıkarma, iştahsızlık, zayıflama, terleme gibi yakınmaları olan hastaların sağlık kuruluşlarına başvurmaları tanı ve tedavideki ilk basamaktır" ifadelerini kullandı. Hatice Kurt