İnsan sosyal bir varlıktır ve var olması hayatta kalabilmesi için ilişki kurması gerekir. bağ kurmanın temel psikolojik ihtiyaçlardan olduğunu belirten Psikolog Büşra Kızıltaş, "Yaşamın ilk yıllarından itibaren anne baba bebeğe bakım veren bir başkasıyla kurulan bu bağ ileride kurulacak ilişkilerin temsilini oluşturur.
Yaşamın ilk yıllarında annemizle bir bütün gibi hissetsek de yavaş yavaş özerkleştiğimiz ve ayrıştığımız sürece geçiş yaparız. Ne yazıkkİ bu büyüme ve gelişme süreci her zaman sağlıklı şekilde sürdürülmez. Anneden ayrılmakta ve dünyayı keşfetmekte zorluk çektiğimiz dönemde yeterince desteklenmediysek ileriki yaşamımızda bağımlılık örüntüleri oluşturma ihtimalimiz yüksektir. Ben onsuz yapamam o beni bırakmaz biz bir çok şeyi birlikte yaparız o olmadan ben karar veremem genelde o benim yerime alır vb. tanıdık geldi mi?
Diğer bir yandan ebeveynlerimizle kurduğumuz ilişkide ihtiyaçlarımız istikrarlı bir şekilde giderilmediyse ilişki kurduğumuz kişilerin de aniden bizi bırakıp gideceği yönünde kaygılara sahip olabiliriz. Bunu kontrol etmek için sık sık partnerin nerede olduğunu, kiminle olduğunu merak etme, şehir dışı seyehatine gittiğinde huzursuz hissetme vb. davranışlar görebiliriz. Diğer bir yandan terk edilme kaygısı ‘kadınlar/erkekler güvenilmezdir, partnerlerini yarı yolda bırakırlar ’gibi genellemeler şeklinde de kendini göstermektedir.
İlişki kurmak gerçekten psikolojik sağlığımız için gerekliyse neden bağ kurmakta zorlanıyoruz?" dedi.
İlişkiyi başlatan ilk adımın karşı taraftan gelmesinin beklendiğini ifade eden Büşr Kızıltaş, "Eğer istekli görülürse bizimle ilgili olumsuz imaj oluşturacağı yönünde inançlarımız tetiklenebiliyor. Fakat kendi duygu, düşünce ve ihtiyaçlarımızdan bahsetmediğimiz müddetçe yakın ilişki kuramayız. Varolan ilişkilerimizde de duygularımızı ‘beni yanlış anlar, kırılır, üzülür, benimle olmaktan vazgeçer’ gibi inançlarımızdan kaynaklı saklama eğilimi gösterdiğimizde bu bağ tek taraflı bir ilişkiye dönmektedir.
İlişki içerisinde ihtiyaçlarımızın hiçbir şekilde yeterince giderilmeyeceğine inanabiliyoruz. ‘Kim beni ne yapsın, ben sevilmeye layık mıyım?’ gibi inançlar da süreci engelleyebiliyor. Bu inançların kaynağı da çocukluk yılları olabiliyor" şeklinde konuştu.
Psikolog Büşra Kızıltaş şunları ifade etti:
"İlişkiye başladığımızda zihnimizde sürekli ‘acaba niyeti ciddi mi ansızın bırakıp gider mi? gibi kuşkular olabiliyor. Kurduğumuz bu bağ arkadaş veya romantik ilişki de olsa zamana ihtiyaç vardır.
Bağ kuracağımız kişi için zihnimizde belirlediğimiz kriterler ‘olabilecek en iyisi olmalı, beni temsil edebilmeli, içime sinmeli ki hata yapmamalıyım’ gibi mükemmelliyetçi düşünce tarzları da bağ kurmamızı engellemektedir. Çevremizdeki insanların olumsuz ilişki deneyimleri de başımızdan geçmese dahi bakış açımızı etkilemektedir.
Sağlıklı doyumlu ilişkilerin bireysel olarak birçok faydası bulunmaktadır. Mükemmel ilişki yoktur veya tüm ilişkiler harika\çok kötü gibi bir genelleme yapmak da hatalı olacaktır. Kişisel ihtiyaçlarımızın farkına varmak, olumlu olumsuz duyguları paylaşabilmek, kişiyi tanımak için fırsat vermek, benzerlikler olduğu kadar farklılıkların da olabileceğini kabul etmek, iletişimde açık ve net olmaya dikkat etmek sağlıklı ilişkiyi inşa etme sürecinde fayda sağlayacaktır."
Musa Demir
Büşra Hanım kıymetli bilgileriniz için teşekkür ederiz