FUTBOLDA 'YÖNETİCİ' OLMAK!.. 

Öyle bir zamanda futbol konuşuyoruz ki, futbolu yönetmek ve kulüplerde yönetici olmak her geçen gün zorlaşıyor. 

Ülkemizde 80’li ve 90’lı yıllarda bir futbol kulübünde yönetici olmak için paralı olman yeterliydi. 

Ama şimdi paranın olmasının başkan yada yönetici olman için çok büyük bir etki olmadığını görüyorum. 

Başarı için ise aman aman bir farkı yok! 

Bunun en güzel örneğini Fenerbahçe’de görüyoruz. 

Başkan Ali Koç, ülkemizin ve dünyada isim yapmış en büyük holdinglerinden birisinin sahibi! 

Yaklaşık 6 yıldır Fenerbahçe başkanı ama bir şampiyonluğu yok. 

Demek ki bu işlerde para lazım olsa da, şampiyon olmak için yetmiyor. 

İşte bu nedenle ülkemizde kulüp yöneticilerinin “tribünler boş kalıyor, taraftarlarımızı maça bekliyoruz” veya “ürün satışlarımız ve forma satışlarımız çok düşük” demeçleri çok ilgimi çekiyor; 

Bir pazar yeri gibi “n’olur gelin, n’olur satın alın!” 

Öyle ki, bugüne kadarki yaptıklarımızın sonucu olarak kendi takımıma ve yarattığımız marka değerine çok da fazla inanmıyorum; lütfen siz yine de bizi destekleyin, der gibiler! 

Bence, bir itiraf ve bir yalvarış! 

Başkanların ve yöneticilerin her yaptıkları olay, her konuşmaları olay oluyor. 

Futbolseverlerin yoğun ilgi göstermesi nedeniyle medya da sıklıkla yer veriyor. 

Bu kadar çok medyada gündem olabilmek başka hiçbir sektöre nasip olmayan bir şans, üstelik bedava.  

Bırakın yaptıkları eylemlerle ve söylemlerle reklamlarının ücretsiz olmasını, konuşmaları gündem olunca üstüne para kazanıyorlar; naklen yayın hakları, isim hakları… 

Kulüp yöneticilerinin anlamak istemediği yada anlasa bile nasıl yöneteceğini bilmediği konulardan birisi de taraftarlar! 

Kulüp yöneticileri becerikli olup, başarılı olduğunda ve en önemlisi sana inandığında taraftarlar maçlara daha fazla geleceklerdir. 

Bu nedenle kulüp yöneticilerini iyi seçmeliyiz! 

Parası olanı değil, işi bileni işin başına getirmeliyiz. 

Bir kulüp yönetmek hele ki o kulübün ekonomisini yönetmek çok zor. 

Bunu kabul ediyorum. 

Ancak, günün sonunda bu iş matematik! 

Borcuna ve alacağına bakarsın, “kulübün borçlumu alacaklı mı?” çıkar ortaya. 

Baktın borcun çok, taraftarlara bunu iyi anlatır ve masraflarını kısarsın! 

Karşılıklı güven de oluşturmuşsan taraftarla bu sorun değil, fırsat bile olur.  

Hatta hiç transfer yapmaz, gerekirse birkaç sezon alt yapıdan yetenekli futbolcularla yola devam edersin. 

Paran yok ama yarından ümidin varsa! 

Öyle bir planlama yaparsın ki, uzun dönem hedeflerin kısa dönem geçici başarıların önüne geçer. 

Bunları yapabilmek için paralı değil, işi bilen yöneticilerle yola çıkılmalıdır. 

Unutmamalıyız ki, bizim ülkemizde herkes, başkan, herkes yönetici, herkes hoca ve herkes futbolcu! 

Kolay gözükse de zordur, yönetici olmak... 

Kalın sağlıcakla...