ELAZIĞ SİVAS HATTINDA BİRKAÇ CÜMLE

Yapılan konuşmalar, kültür faaliyetlerinin geleceğe daha dinamik bir surette taşıyacağını işaret ediyor. Musikişinasların edebiyat ile de içli dışlı oluşları ayrı bir hareketlilik katıyor. Üniversitelerini de daima cevval gördüm. Elazığ’ın Türk Dünyası’nda anılan bir şehir oluşıunda üniversitenin de rolü büyüktür. Bendeniz, Elazığ halkını da hep Sivas’a benzetmişimdir.

Elazığ'ın durumunu Sivas'ta bu çeşit, meselâ Ö. D. Talu dostumuzun başını çektiği dernek faaliyetinin mevcut haliyle mukayese ettim. Elazığlılar da Halk Eğitim'de başlamışlar sonra yollarını kendileri çizmişler. Elbette az sayıda da olsa özüne, öz sermayesine ve maharetine güvenerek gayret eden "kultür adamı" bu şehirde de var. Ama kısm-ı azamı iktidar ilişkilerine, aceze ittifaklarına kendi hesabıyla iştirak eden ve "kültür baronu" olmak için poz kesen zenaat erbabı her köşede harami kesilmiştir. Kudretimce her güzel faaliyete katkı veremesem de, destek oldum. Hakkımda, güya merkeze yerleşen bazı düşüklerin dediği gibi, "taşradan gazel" okumuyorum yani. Ayrıca merkezde kurduğunuz halkaların da mason cemiyetinden farkı yok. Hattâ, burada ve benzer şehirlerdeki ittifaklarla göbek bağınız, tahsil birliğiniz, çıkar beraberliğiniz vs. vardır ve tesadüf değildir.

Çok uzun zamandır böyle uzun bir cümle kurmamıştım. Elazığ halkını, şehirlerinin sanat erbabını, tekmil halkını kutlarım. Şöyle oldu. Bu kanalı seyretmeden önce bir Sivas kanalını seyretmiştim. Aritmetik bile bilmeyen üç emekli memur, lisanlarında dejenere ve zoraki bir şive ile dünyaya nizam veriyorlardı. İleri sonuçlara varmak istemiyorum ama mahalli televizyon diye br şeyin mazeret olamayacağı bir iletişim çağında yaşıyoruz. Ayrıca, inanın yukarıda zikrettiğim ittifakın şerri şöyle dursun hayırlarından bile korkarım. “Kork korkmazdan, utan utanmazdan!” demiş atalar. Ben bunlardan hem korkuyorum hem de utamıyorum.