Cumhuriyet Üniversitesi Kültür Merkezi´nde Dünya Felsefe Günü Etkinliği gerçekleştirildi. Cumhuriyet Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Taşkın, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Lokman Çilingir, İnönü Üniversitesi Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şahabettin Yalçın ve Cumhuriyet Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Berat Demirci´nin katılımıyla gerçekleştirilen panele öğrenciler büyük ilgi gösterdi. Panelde konuşan Cumhuriyet Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Taşkın, Cumhuriyet Üniversitesi felsefe bölümünün resmen 1996 yılında kurulduğunu ancak fiili olarak öğrenci almaya 2000 yılında başladığını belirterek 2005 yılında ilk mezunların verildiğini bu yıl ise 11. Mezunların verileceğini kaydetti. Bölümün şu anda Türkiye´de bulunan kıdemli bölümler arasında yer aldığına değinen Taşkın, ?Türkiye´de birinci ve ikinci öğretim yüksek lisans ve doktora programı olan çok fazla bölümü yok. O yüzden bölümümüzün bir anlamda akademik düzeyi tamamladığını düşünüyoruz.´ dedi. Mevcut durumda öğrenci sayılarından ziyade hem lisans hem de lisansüstü eğitimin olmasının Cumhuriyet Üniversitesi için felsefe bölümünü önemli kıldığını ifade eden Taşkın, ?Felsefe bölümünün bu üniversitede yer alması ve deneyimli bir bölüm olması üniversitemiz adına bir kazançtır´ şeklinde konuştu. Programın dünya felsefe günü etkinliği olarak düzenlendiğini belirten Taşkın, bu günü bölüm etkinliğine dönüştürmek için davet edilen hocaların doktora yeterlilik sınavına gerçekleştirdiklerini ve aynı zamanda panele katıldıklarını söyledi. Felsefenin bazıları için çok tartışmalı bir konu olabileceğini dile getiren Taşkın, felsefenin üst düzeyde yapılan bir entelektüel etkinliği olarak görüldüğünü, kimilerine göre hiçbir işi kalmamış tuzu kuruların işi olarak ve kimi zaman halkın anlamayacağı birilerinin işi gibi görüldüğünü söyledi. Kendisinin bu düşüncelere katılmadığının altını çizen Prof. Dr. Taşkın, ?Felsefe adının Yunanlılarla başlatılıp bu geleneği sürdürmek eğilimi vardır ama ben felsefeyi insanlıkla yaşıt olarak görüyorum. O zaman adı felsefe olmayabilir. Hikmet olabilir, başka kelimeler kullanılabilir ama düşünen insandır. Felsefeyi duygulanan insanın işi olarak da görüyorum. Çünkü felsefeyi salt akıl ürünü olarak görmenin yanlışlığını bize 20. yüzyılın ve daha önce yaşamış değişik filozofların bizzat yazdıklarıyla ve felsefe karşısındaki duruşlarıyla gösterdiklerine inanıyorum´ dedi. Felsefeyi salt bir akıl işi olarak değil aynı zamanda bir duygulanma olarak da görmek gerektiğini savunan Taşkın, ?Akıl etme işi ve duygulanma herhalde M.Ö 7 yüzyılda başlamadı. Çok basit bir akıl yürütme bile felsefenin yunanlılara mal edilemeyeceğini ve salt entelektüel işi olmadığını rahatlıkla gösterir´ ifadelerini kullandı. Felsefe ile insan yaşamı arasında doğrudan ilgi kurduğuna dikkat çeken Taşkın, ?Felsefenin burada konuşulan akademik tartışmalar olmadığını da düşünüyorum. Felsefe yerine göre bir yaşam biçimi yerine göre bir alternatif bir hayat görüşü olarak karşımıza çıkmaktadır. Biz de gelenek haline dönüştürülen hatta dayatılan Yunan felsefe geleneğinde bile Sokrates, Aristoteles gibi ilk karizmatik filozofların bile kendi toplumlarında bir işle meşgul olduğunu biliyoruz. Hem öğretmenlik hem spor hem müzik gibi işlerle pratik olarak ilgilendiklerini biliyoruz. Hatta klasik felsefe metinlerine baktığımız zaman alternatif olarak gösterdiğimiz siyaseti, ahlak ve hukuk gibi bilimlerin tamamının da felsefenin konusu içerisinde olduğunu görüyoruz. O nedenle felsefe hayatın içerisinde olan bir şeydir´ şeklinde konuştu. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Lokman Çilingir ise felsefenin her zaman gözden düştüğünü ve her zaman ötelenen, meşruluk sorunu yaşayan bir saha olduğunu dolayısıyla felsefecilerin öncelikli problemlerinden birisinin evvela felsefeyi meşrulaştırmak ve felsefeyi kabul edilebilir bir hale getirmek olduğunu söyledi. Din, siyaset ve ahlak gibi insan ve toplum hayatını kuşatan şeyler üzerinde duran Çilingir, bu terimlerin çoğu zaman iç içe girdiğini ve ayırt ettiği bu konuları sentezlemeye çalışacağını belirterek ?Hayat ve insan varlığı hem dini hem ahlaki ve siyasi boyutlarıyla var. Sabah akşam siyasetle ahlakla karşı karşıyayız. Daha dün seçimlerden çıktık. Ama öte taraftan sürekli din ile karşı karşıyayız. Bu kadar hayatımızı kuşatan terimleri bir tekniğin içerisine nasıl sığdırabiliriz´ şeklinde konuştu. Düşünce tarihinde bundan 10 asır evveline giderek din, felsefe, siyasetin nasıl anlaşıldığına değinen Çilingir, ?Bugünden farksızdı. Mesela dini meselelerle siyasi meseleler arasındaki ahlaki boyut sürekli sorgulanıyor. Somut örnek vereyim. Dünya çapında bir IŞID meselesi var. İslam fobi olgusunu var eden ve bugün savaş durumuna gelmemizi sağlayan bir mesele. Biz eğer islamı, dini, tarihsel yahut kökensel olarak anlamaya çalışmazsak bugünü anlayamayız. Netice itibariyle IŞID de islamı temsil ettiğini söylüyor. Bütün mezhep sahipleri de islamı temsil ettiklerini söylüyor. Hepsi halklı o zaman nedir bu din? Bunun siyasetle ahlakla ilgisi ne ve sonrasında felsefenin bunlara bakış durumu nedir? IŞID meselesini anlamakta güçlük çekiyoruz çünkü 4 halife dönemine bakıyoruz. Halifelerin iki veya üçü öldürülüyor. Hem de Müslüman olduğunu söyleyen kişiler tarafından. Eğer o olayları bugün biz sağlıklı bir şekilde anlayamazsak IŞID´i de anlayamayız. Mesele bu kadar derindir´ şeklinde konuştu. Bundan on asır öncesinin de bugünden farklı olmadığına vurgu yapan Çilingir, ?Farabi´nin de siyasetle ve felsefeyle meşru olduğu zamanlarda da benzer bir durum var. Aynı anda üç yerde halife olduğunu iddia eden kişi var. Tam bir siyasi kargaşa var. Öbür taraftan yunan düşüncesi var. Bir taraftan pers ve hit düşüncesi var. Haricilere kadar mistik ekollere kadar pek çok siyasi grup var. Ve Farabi bu durum altında felsefe yapamaya çalışıyor. Bugünün çok daha büyük sorunu var. O zaman din ağırlıklı olarak bir inanç sistemi olarak değil de bir hukuk sistemi, siyasi sistem olarak anlaşıldığı için Farabi felsefeyi siyaset ve din üzerinden konumlandırarak İslam dünyasına sokmaya çalışıyor´ dedi. İnönü Üniversitesi Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şahabettin Yalçın ise gelenekçi ekolün modernliğe eleştirisi üzerine Cumhuriyet Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Berat Demirci ise ?İmkan, mümkün, temkin´ konuları üzerine konuşma yaparak tecrübelerini öğrencilerle paylaştı.
SPOR
Yayınlanma: 24 Temmuz 2023 - 13:19
Dünya Felsefe Günü Etkinliği gerçekleştirildi
Cumhuriyet Üniversitesi Kültür Merkezi´nde Dünya Felsefe Günü Etkinliği gerçekleştirildi
SPOR
24 Temmuz 2023 - 13:19