İtiraf edeyim, beklemiyordum. Bütün partilerde genel başkana ve genel merkeze avantaj sağlayan delege sistemi CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun koltuğunu kaybetmesine yol açacak kadar fire vermez diye düşünüyordum.
Şu kadarı mümkündü: İBB Başkanı İmamoğlu siyasi kapasitesiyle Özgür Özel’in yüksek bir oy oranıyla kaybetmesini ancak sağlayabilirdi.
Yanıldım.
Demek CHP’liler 28 Mayıs yenilgisinden benim tahmin ettiğimden daha fazla bunalmış.
Hele hele, bu kıtlıkta Saadet, Deva, Gelecek ve Demokrat Parti’ye giden 38 milletvekiline çok içerlemiş.
Bu his, izleyebildiğim kadarıyla kurultayın ilk gününde salondaki en kuvvetli histi.
(Bu tecrübeden sonra CHP bir daha ‘muhafazakar’larla müşterek bir mesaiye teşebbüs eder mi? Bana teşebbüs etmez gibi görünüyor. En azından bir müddet.)
Klıçdaroğlu savunmaya, o alışverişten CHP’nin karlı çıktığına salonu ikna etmeye çalıştı ama muvaffak olamadı.
Bazen okullarda rastlarsınız; öğretmenlerin yakınında dolaşan, kılığı kıyafeti düzgün, notları yüksek talebeler olur.
Özgür Özel partideki görevi sırasında genel başkanının yanında böyle bir resim veriyordu.
Demek dersine iyi çalıştı ki Kılıçdaroğlu’nu yendi.
Bu galibiyeti İBB Başkanı İmamoğlu’nun hanesine yazanlar olabilir.
Haksız da sayılmazlar.
CHP’deki ‘Değişim’ talebini açık bir biçimde ilk dillendiren, hem de yüksek sesle dillendiren İmamoğlu’ydu.
Eğer buysa değişim, bundan ibaretse, gerçekleşti.
Ben hala aynı fikirdeyim. Genel Başkan’ın değişmesi tek başına değişim değildir, sadece ‘değişiklik’tir.
Değişikliğin ‘değişim’ sayılması için fazlası gerekiyor.
Hala mevcudiyetine dair bir emare yok, bir felsefesi olması lazım.
Ne değişecek? Niçin değişecek? Nereden icap etti? Neyiniz eksik de değişiyorsunuz? Ya da neyiniz fazla?
Ayrıca, tabanın üzerine çöken karamsarlığı, ölü toprağını silkeleyecek bir heyecanın rüzgâr gibi esmesi lazım.
Çok mu kötüydü Kılıçdaroğlu?
‘Kötü’ yerine ‘başarısız’ kelimesini kullanırsak daha nazik davranmış oluruz.
Mesela, CHP’nin başarılı olması için sağ seçmenden de oy alması gerektiğini hissetmesi ve bunu uygulamaya koyma çabası çok mu yanlıştı?
Zannetmiyorum.
Bir önceki mahalli seçimlerde Kılıçdaroğlu bu politikasından sonuç aldı.
‘Değişim’le bunu mu kastediyorsunuz? Bunu mu değiştireceksiniz?
Başörtüsü yasağı konusundaki politikası da bir toplumsal uzlaşma arayışı olarak tutarlıydı.
Bu mu değişecek?
CHP muhitlerinin başörtüsü ve benzeri dini tezahürlere karşı alerjik refleksleri yeniden mi hayata geçecek?
Böyle bir şey mi değişim?
Eğer böyle bir şeyse değişim olmaz, geriye, eski klasik CHP’ye dönüş olur.
‘Değişimci’ diye tabir edilen CHP’liler, neyin değişmesi gerektiği konusunda bir mutabakata vardılar mı? Varacaklar mı?
Ya da şöyle mi?
Siyasi merkezde boşluklar var.
Oy vermeyen ya da oy verdiği partiden aslında memnun olmayan ve itimada şayan bir adres bulamadığı için oy verme alışkanlığını değiştirmeyen seçmen kitleleri var.
CHP o kitlelere mi hitap etmeyi düşünüyor?
Değişim dedikleri buna benzer bir şey mi?
Özgür Özel bu kitleler için bir çekim odağı olmaya mı öncelik verecek?
Özgür Özel bunu yapmak ister mi istemez mi emin değilim, fakat İBB Başkanı İmamoğlu’nun siyasi profili bu seçenek için müsait görünüyor.
İmamoğlu’nun kariyerinin önünde de handikaplar var.
İktidar, ‘siyasi yasak’ kartını kullanacak mı?
Kullanmadı diyelim, İBB başkanlığını yeniden kazanabilecek mi?
Eğer kaybederse CHP tabanında ve ülke siyasetinde siyasi alternatif olma vasfını muhafaza edebilir mi?
‘Değişimci’ler ilk adımlarında başarılı oldular.
Fakat bundan sonraki aşamalar daha karmaşık, daha külfetli.
İnce işçilik gerektiriyor. Talihin de yardım etmesi lazım.
KÖŞE YAZILARI
Yayınlanma: 08 Kasım 2023 - 13:07
'Değişimci'ler neyi değiştirecek?
İtiraf edeyim, beklemiyordum
KÖŞE YAZILARI
08 Kasım 2023 - 13:07