Büyük bir motifte gül deseni işlerlerdi nakkaş edasıyla, etaminine. Ne öğretmezdiki o işlediği işleme ona; sabrı, sükûneti ve daha birçok şeyi. Şimdilerde sandık bekçisi diyorlar. Yapanda yok hani. Elleri yüreğinden küçük kızların ellerinde etamin ah küçük kızlar, küçük gelinler olurdunuz. Sahi gittiğiniz evlerde annenizi özlemez miydiniz? Ya kardeşlerinizi?
Küçük kadınlar, hikayeniz boyunuzdan büyük. Sonra hiç büyümediniz, alacaklısınız geçmişten belli ki. Çeyizler bohçalarda beklerdi gerçi yolculukları da kısa olurdu. Baba evinde işlenen işleme koca evine ne de çabuk giderdi. Beyaz sabunla çitilenir yıkanırdı, tertemiz olurdu. Çeyiz olup yola revan olmadan, öyle ya kusursuz olmalıydı. Çeyizler asılırdı duvarlara, bakardı komşu teyzeler, hısım akraba akşam olunca da büyükler oturur. Çeyiz de ne var ne yoksa iğneden ipliğe yazarlardı.
10 etamin, 5 kanaviçe, 20 yemeni...
Çeyiz kâğıdına yazmayı unuttukları çok şey vardı! Bu size gelin diye giden kızımız bizim için çok değerli, unutmayın ki bir insan evladı. Gelinliği ile çıkıyor bu evden ama mutsuz huzursuz olursa geleceği bir evi var. Bizim kızımızın bir onuru var. Bir ailesi var soyadı var. Hakaret etmeyin, biz her an yanındayız arkasındayız. Gülümüzü soldurmayın.
Öyle ya tırnakları ile büyük bir iş kadını olan ablamız geçenlerde ne demişti dertleşirken, ''Ben güldüm soldum topraktan koptum bir kere hiçbir su can suyu olamaz bana!'' Çünkü öyle çok hırpalanmıştı ki, mücadelesini tek başına vermişti her zaman. Finansal hiçbir sıkıntısı yoktu, her şeyi vardı ama gözleri çakmak çakmak oluyordu. Hikayesinde kanayan yaraları vardı ve hiçbir merhem iyileştirememiştir onu. Gönlü üşümüş bir kere, kim ısıtır ki. Yurt oldum dinledim sarıldık uzun uzun, heybem de kadın hikayeleri var yüreğimi acıtan.
Kız çocuklarınızın onurlarını çiğnemeyin! Sizin verdiğiniz değeri hayat onlara vermez, taa ki kendileri ayaklarının üstüne kalkıp haklarını savunana kadar. Zaman gelir onlar da doğrulur, lakin bu kez de yorgundur omuzları artık, taşımaya mecalleri yoktur sizi ve kimseyi!
Daha 13 yaşında nişanlanır. Kendinden yaşça çok büyük olan birisiyle. Yıllarca şiddetin her türlüsü, kıskançlık. Sonra eşi hastalanır zaten aldıkları bir emekli maaşı onu da hastalığına harcarlar. Altı tane çocuk. Sonra eşi vefat eder. 42 yaşında dul kalır, 13 yaşında kendinden 20 yaş büyük bir eşe hanım olmak, 42 yaşında da dul kalmak. Tüm bu gömlekler ona büyük gelir ama insanın başına ne gelirse taşır onu. Şimdilerde mi aradan bir 20 yıl daha geçmiş. Artık o da mutlu olmayı sanırım hak etmiş. İsminin ne olduğu kim olduğu fark eder mi? Kadın hikayesi birbirine benzer. Bir kadına mutlu musun demeyin. Göz bebeklerinde saklar tüm yaşamın hengamesini.
Bir dahaki yazıda buluşmak duası ile.
KÖŞE YAZILARI
Yayınlanma: 27 Temmuz 2023 - 13:29
ÇEYİZ KAĞIDI
Büyük bir motifte gül deseni işlerlerdi nakkaş edasıyla, etaminine
KÖŞE YAZILARI
27 Temmuz 2023 - 13:29