İlimiz Cami-i Kebir Mahallesi’nde bulunan Paşabey Hamamı’nın hemen yanındaki türbenin kime ait olduğu hakkında bilgi olmaması nedeniyle yetkililere seslendiler: “Mahallemizde bulunan türbeye hem mahalle sakinleri hem de çevrede görüp gelen vatandaşlar dua etmek için uğruyor, ancak türbenin kime ait olduğu kime dua edildiği kimse tarafından bilinmiyor. Türbede her hangi bir bilgi yer almazken yıkılmadan önce burada bir kitabe olup olmadığı hakkında da bilgi olmadığı ifade ediliyor. Bu isimler Sivas tarihi için önem arz eden isimler o yüzden yetkililerin tarihimize ve değerlerimize sahip çıkarak bu tarz sorunlarla ilgilenmeleri gerekiyor. Biz kime sorsak türbenin sahibini bulamadık etrafı demirle çevrilmiş durumda, bir çok insan dua etmek için buraya geliyor ama buna rağmen türbe sahibinin kim olduğuna dair bir iz yok.”
Hemen hemen her yerde var
Mahalle sakinleri yetkililerin konuyla ilgilenerek hem gerekli araştırmaların hem de tarihe sahip çıkarak gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Sivas’ın birçok yerinde buna benzer türbelerin varlığına dikkat çekiliyor. Ya kitabeleri kaybolmuş, ya da silinmiş olduğu gözlenirken, konu hakkında edindiğimiz bilgiler ise araştırmanın gerekliliğine dikkat çekiyor.
Emine Hatun Türbesi olabilir
Konu hakkında bilgi edindiğimiz Osmanlı arşivi uzmanı Beyazıd Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Salih Şahin, türbenin Emine Hatun Türbesi olabileceğini ifade etti. Bu mahalle isminin Osmanlı kaynaklarında Veledbey Mahallesi olduğu, Emrullah Çelebi es-Sivasi oğlu Veledbey tarafından bir mescid yapılması ardından mahallenin adının Veledbey Mahallesi olduğunu belirterek, “1500’li yılların başında mescid yapılması ve ardından da mahalle adı olması arşivlerde geçmektedir. Lala Sinan Paşa tarafından da vakfı kuruluyor. Daha sonraları Piribey evladı Emine Hatun tarafından Paşahatun Mescidi inşa ediliyor. Vakıflarıyla birlikte inşa edilen bu yerde Emine Hatun’un vefatı ardından buraya defnediliyor. Tarihi kaynaklara göre bu mezar Emine Hatun’a ait mezar” dedi.
Sivas’ta birçok mezarın bu şekilde bilinmezlik içinde olduğunu, biran önce arşivlerle birlikte bu sorunun çözülmesi gerekliliğine dikkat çeken Salih Şahin, “Yoksa elin oğlu yalanlarla, sahte belgelerle mezarlarımıza sahip çıkmaya çalışacaktır” şeklinde konuştu.
Bahar Hızar