Ben fıkra anlatmayı severim hele de fıkranın sonunda gerçekten ders veren fıkralar olursa anlatmayı ve dinlemeyi de severim. Fıkra dağarcığım bundan dolayı da epey geniştir.
Bu fıkra Sivas Lisesinin müdürü Osman Yekeler’e aittir .Tam da lafı gediğine bırakan, tam yerine rast geldi manzara koyduk dedirten cinsinden bir fıkra.
“Vakti zamanında Bağdat’ın,Musul’un ,Kerkük’ün bizim olduğu dönemlerde İstanbul’da bir şeyh efendi yaşarmış. Bir gün müritlerinden güvendiği ,bu işi yapabilecek özellikte birini seslemiş ve demiş ki “evladım şu iki halı seccadeyi al Bağdat’a götür falan yerdeki şeyh efendiye selamımızı söyle ve teslim et geri dön gel.”Mürit olur der ve halı seccadeleri alır dergahtan çıkar yola revan olur. Bir süre sonra “Buradan Bağdat! Bana yolda para lazım bu şeyh efendi bana para da vermedi nasıl edeyim” diye düşünmeye başlar ve halının birini İstanbul’da satar ve Bağdat’a gider, gece bir hana iner. Sabah kalkar verilen adresi bulur izin ister şeyh efendinin huzuruna çıkar selamı söyler hediyeyi bırakır. Şeyh efendi hediyeyi alır bakar ve pencereye gider pencereyi açar ve İstanbul’a doğru seslenir “Hu efendi seccade bir miydi? İki miydi? diye. Cevap verilir “ikiydi diye. Mürit şaşkın halının birini İstanbul’da sattığı ortaya çıktı ona mı yansın şeyh efendilerin aralarında mesafe olmadığına mı yansın. Bir süre sonra kendini toplar ve şöyle der. “Yahu efendiler siz bir birinize bu kadar yakındınız beni taa buralara kadar niye yordunuz? pencereden uzatıp alsaydınız ya”.
Fıkramız; Sivas'da yaşanan çok ilginç, ilginç olduğu kadar da dikkat çekici bir takım olaylar var onun üzerine geldi. Fikirler ,görüşler, ideolojiler boşuna. Yaşasın menfaatler, çıkarlar ve dünyevi ikballer. Beyler siz, bir birinize bu kadar çok yakındınız niye yıllarca birbirinize ağza alınmayacak cinsten laflar ettiniz. Hatta bir birinize kafir, yeşil komünist,vatan haini, faşist dediniz. Aktif siyasette olamayan hep geri planda kalanlar birdenbire baktık en ön plandalar. Hem de hiç oy vermedikleri partilerin önündeler.
Siyasette yumuşamaya karşı değilim. Bu iş yıllar yılar önce olsaydı. Binlerce vatan evladı yok yere heba olup gitmeseydi. Batının birinci ve ikinci dünya harbi gibi tüm dünyayı yakıp yıkan savaşları neticesinde öğrendiğini biz onlardan çok daha önce öğrenmiş olsaydık olmaz mıydı ? Zinhar olmazdı, çünkü biz her şeyi batıdan öğrenen batının uydusu olmuş bir topluluğuz. Bir hususta onlardan ayrılıyoruz. Onlar okulları okuyorlar siyasi faaliyetlerde bulunuyorlar ülkelerine hizmeti birinci planda tutuyorlar. Biz siyaseti belki bilmem kaçıncı planda tutuyoruz. Siyaseti zengin olmanın aracı yapıyoruz. Genelde de başarıyoruz. Avrupa'da seçimler yapılıyor ertesi gün herkes işinde gücünde. A takımı denen kadroda değişiklik oluyor onun haricinde herkes işine devam ediyor. Dünya şairi Âşık Veysel ne güzel diyor:
“Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk'olmasa.”
Doğru fikirler başka başka olacak fakat çalmak, çırpmak için değil bu millete hizmet etmek için. Memleketin renklerinden bir renk olmak için.