Bir kalemde tum iliksiler

İnsanın düzeltmesi gereken dört ilişki. Bu ilişkiler düzelirse, huzurun kapısını aralar.

Allah (c.c.) ile olan ilişki,

Kendi ile olan ilişki,

İnsanla olan ilişki,

Eşya ile olan ilişki.

Bu ilişkiler nispetinde yaşam ya insana sürekli rampa bir yoldan ibaret gibi görünüyor, ya da ilişkileri sağlam zemin üzerinde ise resmin ayrıntıları imtihan bilerek. Resmin bütünü ile ilgileniyor ve resmin tamamı her zaman huzur veriyor. Yaratılmışların en şereflisi olmak bile başlı başına bir şükür kaynağı. Kurmamız gereken ilişkilere şöyle bir tek tek bakalım;

Allah ile olan ilişki!

Kulluk bilinci ile de ilintili. Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? Bu soruyu tüm statülerden sıyrılıp kendimize sık sık sormamız lazım. Hayatın dadalı tarafı bizim kulaklarımızı bu sorulara tıkayacak. Lakin geldik ve gideceğiz bu sorunun cevabını arayarak geçen bir ömür umulur ki bizi kurtuluşa erdirir. İki kişi yan yana oturabilir ama biri diğerinin ne düşündüğünü bilemez. Allah kuluna şah damarından daha yakın olduğuna göre, bize en yakın olan zat Allah (c.c.). O bizim bir an aklımızdan geçeni bilir. Her zaman bizi işitir çünkü Semi’dir. Her zaman bizi görür çünkü Basar’dır.

Sonra kendimizle kurduğumuz ilişki!

İbni Arabi hz. buyurdu ki; ''Anladım ki bu yolculuk kendimden kendimeymiş.''

Hatalarımla, eksiklerimle, yeteneklerimle, işimle, sözümle, sohbetimle ben bundan ibaretim. Önce kendi iç dünyanızda bu barışmayı ilan etmek. Kendi ile kavganız olduğu bir diyarda kimseyi sevemezsiniz. Sevmek narsistlik değil, egosantrik tutum ve davranışlar değil, sevmek olanı kabul etmek, her gün yenilenmek ve öğrenmek için fiili bir dua yolculuğu çıkmak. Tüm sosyal maskeleri çıkardığınız zaman kalan kişiden hoşnutsuz sorun yok. İnsan kendi ile vakit geçirebiliyor, uğraşları yalnızlık can acıtmaz. Hatta zaman hızla geçiyor, dostluklar yaşlılığında yatırımı.

İnsan olan ilişki!

Artık insan tek olan varoluşundan çıkıp herkesle ayrı ayrı bir dinamik oluşturması gerektiği bir alan.

Anne ve baba olan siz, eş olan siz, evlat olan siz, kardeş olan, arkadaş olan komşu olan, sokaktaki kimine göre bazen abla olan, bir sürü sosyal kimlik hepsinin hakkını vermeye çalışmak da lazım. Burada mükemmel olmaktan bahis etmiyorum. Doğal bir süreçten çünkü yaşam insanla renk cümbüşüne döner. Siz doğru içinizden geldiği gibi renk olmayı başarırsanız her renk size farklı bir parlaklık canlılık verir ama kedi renginizden hiç vazgeçmeden. O yüzden insan ile ilişkiden önce kendinle ilişkin geliyor. Evet bazen zahmetli yorucu ama ama insanın rızasında hakkında rızası olduğunu bilirsek bunun da sonunda mükafat olduğunu bileceğiz. ''Halka hizmet Hakk’a hizmet.'' Yaratan böyle yaratmış. Bizi birbirimizden sorumlu kılmış. Tebessüm bile sadakadır. Buyrulan bir din de, karşılıksız bırakır mı insana yaptığın iyiliği. İnsanla yaptığın sohbeti nadan nara götürür. Sohbeti canan ise cana götürür. İnsan hususunda bize düşen dua ''İyilerle karşılaşma'' duasıdır. İnsanla ilişkiyi reddetme diye bir şey olamaz. Hem de bütüncül bakmak lazım. Sadece yakın ilişki değil girdiğin restoran da garsonla ilişki nasıl kurdun, bir çocuğun yanından geçerken gülümsedin mi?

Bir sonra ki yazı da son olan eşya ile ilişkiyi tamamlayalım.

Şimdilik bana müsaade.