Anayasamızın 3.maddesi aynen şöyle:
“Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.”
Anayasamızın 48.maddesi ise, “Eğitim ve öğretim hakkıyla” ilgili. Bu maddede de deniliyor ki:
“Türkçe'den başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.”
Anayasamızdaki bu açık ve kesin hükümlere rağmen, sözüm ona bazı dost devletler, daha doğrusu dost kılıklı ve 72 dilli devletler, Türkiye'de Türkçeden başka dillerin de resmi dil olmasını istiyorlar. Niçin? Sözüm ona insan hak ve hürriyetleri için! Türkiye'de de “İnsan haklarından” bahseden bazı kimselerin, Atatürk'ün ifadesiyle nasıl gaflet, dalalet ve ihanet içinde olduklarını çok iyi biliyoruz. Türkiye dışından da bize insan hakları edebiyatı yapan devletleri çok iyi tanıyoruz. Gerçek niyetlerinin farkındayız. Şimdi “insan hakları” şamatası altındaki yalancılığa, iki yüzlülüğe, başımıza örülmek istenen çoraplara veya üzerimizde oynanan büyük oyunlara lütfen dikkat buyurun! Değerli tarihçimiz Yılmaz Öztuna, “Şark Meselesi” isimli kitabında, “Birleşik Amerika'nın Anatomisi” başlıklı yazısında diyor ki:
“Birleşik Amerika bir azınlıklar ülkesidir. Şu andaki nüfusu 255 milyona erişmiştir. Bu nüfusun ana dillerine göre tasnifi şöyledir: 9.7 milyon Alman, 8 milyon İtalyan, 10 milyon İspanyol, 2.8 milyon Fransız, 1.2 milyon Rus, 4.8 milyon Leh (Polonyalı), 1.6 milyon İsveçli, 1.3 milyon Norveçli, 2 milyon Çekoslavak, 31 milyon zenci, bir kısmı Hristiyan olmuş 15 milyon Yahudi.”
Değerli tarihçimiz Yılmaz Öztuna, bugün Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan Macarların, Yunanlıların, Finlerin, Flamanların, Portekizlilerin, Litvanların, Danların, Slovenlerin, Rusların, Romenlerin, İrlandalıların, Bulgarların, Estonların, Letonların, Baskların, İzlandalıların, Ermenilerin, Çinlilerin, Korelilerin, Arapların, Türklerin, Çerkezlerin, İranlıların, Hindistanlıların, Kızılderililerin, Eskimoların da nüfuslarını ayrı ayrı bildiriyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde 50'den fazla millet yaşamakta! Peki ABD'nin tek resmi dili ne? İngilizce.
Yılmaz Östüna diyor ki:
“Amerika, Ankara'ya kabile şivelerini himaye etmesini öğütlüyor da, kendisi, ülkesinde en az İngilizce kadar anlı şanlı diller olan Fransızca, İtalyanca, Almanca, İspanyolca gibi dillere en küçük bir müsamaha göstermiyor. Hele Birleşik Amerika'nın, en küçük bir resmi makamında bu dillerle meramınızı anlatmaya çalışın, bakın başınıza ne haller gelir! Zaten her Amerika vatandaşının İngilizce bilmesi ve Amerikan tarihini öğrenmesi şarttır. Bu sınavlardan geçmeyen hiç kimseye vatandaşlık hakkı ve kimliği verilemez” Yılmaz Östuna devam ediyor:
“Ya Fransa! Paris'te Kürdoloji enstitülerini, hem de antitürk politikaya dönük olarak (yani Türk’e Türklüğe karşı olan politikaları destekleyerek) kuruyor, besliyor. Ama ülkesinde kendi dili dışında hiçbir dilin kullanılmasına müsamaha etmiyor. Böyle bir şeyi ilkellik sayıyor. Alzas’ın dilinin Almanca, Korsika’nın İtalyanca, Brötanya’nın Brötanca, Bearn’ın Baskça, Roisillon’un Katalanca, Flandre'nin Flamanca olduğunu kulakları duymuyor.”
Başka devletlerden örnek veremiyorum. Ama bilmeliyiz ki Rusya'da resmi dil Rusça, Almanya'da da resmi dil Almancadır.
Türkiye'de, Türkçeden başka dillerde yayın, eğitim, öğretim yapılmasını isteyenlerin esas maksatları Türkiye'yi parçalamaktır. Türkiye'nin parçalanması demek Türkiye'de yaşayan bütün toplulukların büyük felaketlerle yok olup gitmesi demektir. Batı dünyası, Anadolu'da, bizim varlığımıza tahammül edemiyor. Üzerimizde büyük ve kanlı oyunlar oynanıyor. İçerideki ve dışarıdaki gaflet ve ihanet ocaklarına bir eski türkümüzü kırk defa dinletmeliyiz:
“Ey milli dost, milli dost
Yetmişiki dilli dost
Yüze güler oynarsın
Kalbi düşman, yüzü dost.”
Bize yetmiş iki dilli ve düşman yürekli milletlerin dostluğundan fayda gelmez, gelmiyor.
Ziya Gökalp’in şiirini hatırlayacaksınız:
Turan’ın bir ili var
Ve yalnız bir dili var
Başka dil var diyenin
Başka bir emeli var.
(Sözün Doğrusu kitabından)