Bilimsellikten uzak Aziz Vlas mezar hikayesiyle yapılmak istenen ne?
Şehrin gözbebeklerinden olan Osmanlı eseri Tarihi Kale Camimizin güney cephesindeki mezarlıklardan birinin Aziz Vlas’a ait olduğu iddia ediliyordu. Aynı dönemde Hırvatistan Büyükelçiliği yetkilileri de dönemin belediye başkanından randevu talep etti. Böylece Sivas’ın son 10 yılında dönem dönem gündeme gelen Aziz Vlas hikayesi de başlamış oldu. Kaynaklara göre, aslen Rum veya Ermeni kökenli olan Aziz Vlas, MS 280 veya 283 yılında Sivas’ta doğmuş. Pagan inanışını terk ederek Hıristiyanlığa dönmüş, Sivas piskoposu olarak görev yapmış ancak piskopos olduktan sonra Romalıların baskısından bunalıp Erciyes Dağında bir mağarada keşiş hayatı sürmüş… Aziz Vlas, Kayseri bölgesindeki Roma Valisinin askerleri tarafından bulunup, işkence edilerek öldürülmüş.
Hal böyle olunca; Sivas’ta Aziz Vlas’ın mezarını arama çalışmaları ne kadar beyhude ise Vlas’a ait temsili bir mezar oluşturmak da o kadar beyhude bir çabadır. Çünkü mezarlar aslında bulundukları şehrin mühürleridir.
Son günlerde şehrimizin yetkilileri tarafından yürütülen bir takım çalışmalarda önce Aziz Vlas’ın mezarını bulmak için yapılan kazılar, mezar bulunamayınca da “temsili Aziz Vlas mezarı” gibi söylemler, tapu taşlarımızı kendi elimizle yabancılara vermekle eşdeğer çabalardır.
İşin daha da tuhaf olan kısmı ise, Aziz Vlas’a icat edilen temsili mezarın aslında Sivas’ın manevi büyüklerinden olan, Gök Medrese civarında medfun ve “Göz Evliyası” olarak bilinen ve yaşı 80’in üzerinde olan Sivaslıların tanıdığı Müslüman bir büyüğümüzün mezarının olmasıdır.
Sivas’ta, Türklerin yerleşiminden önce Rum veya Ermeni bir azizin olmayan mezarını ortaya çıkarma çabalarının, Anadolu’nun ortasındaki kadim şehrimize hiçbir katkısı olmaz.
SİVAS’IN İSLAM ESERLERİ YETER!
İnanç turizminin artacağına yönelik iddialar ise yersizdir. Çünkü Sivas, Selçuklu’nun en nadide eserlerini bünyesinde barındıran belki de dünyanın en büyük açık hava müzesidir.
Şifahiye Medresesi, Buruciye Medresesi, Çifte Minareli Medrese ve Gök Medrese Selçuklu döneminin nadide eserlerindendir. Aynı şekilde Ulu Cami, Kale Cami, Ahi Emir Ahmed Türbesi, Güdük Minare, Abdulvahabi Gazi Türbesi, Ali Baba-i Kebir, 1. İzzettin Keykavus ve Kadı Burhanettin Türbeleri, Behrampaşa, Taşhan ve Subaşı Hanları, Çorapçı Hanı (İhramcızade Kültür Merkezi), Eğri Köprü ve Kesik Köprü ve Kümbet Mahallesi’ne adını veren taşları duran ama yıkık haldeki Şahna Kümbeti gerek inanç turizminin gerekse tarih turizminin mihenk taşlarıdır.
Şehrin yetkilileri inanç ve tarih turizmini geliştirmek istiyorlarsa Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi eserlerinin tanıtımını hakkıyla yapmak durumundadırlar. Çünkü milli ve manevi değerlerimizin koruma altına alınması şehrin idarecilerinin en önemli görevlerinden olmalıdır.
Dolayısıyla Aziz Vlas’ın adı kullanılarak batılı bazı ülkelerin ve Ermenistan’ın oyunlarına gelmemek büyük önem arz etmektedir.
Sivas’ta Aziz Vlas’a olmayan bir mezar icat etmek, üç-beş yabancı turisti bir ihtimal Sivas’a getirir ama büyük resme baktığımızda kaybımız kazancımızdan çok daha fazla olacaktır.
Sivas’ta yapmamız gereken, Cumhurbaşkanımızın üstün gayretleriyle ortaya çıkardığı Ahlat Mezar Taşları benzeri bir tanıtımdır. Bunun ötesi Aziz Vlas adı altında Batılı devletlerin yapmak istediği gizli planlarına alet olmak ve geri dönülemez bir yola girmek demektir.
BİLİMSELLİKTEN UZAK
Hristiyanlığın ilk piskoposlarından olduğu ifade edilen ve 280-326 yıllarında Sivas’ta yaşadığı belirtilen Aziz Vlas’ın evi veya mezarı olduğu iddia edilen yapıyla ilgili bilimsel veriler ortaya konmadan basına servis edilmesi, Sivas kamuoyunda kafa karışıklığı ve bazı tartışmalara neden olmaktadır.
Öncelikle şu husus belirtmeli ki Aziz Vlas mitolojik bir kişilik olduğu ortadadır. Günümüzden 1700 küsur yıl önce yaşamış bir kişi hakkında herhangi bir belge ve bilgiye dayanmayan her söz tevatürden ibarettir. Bu şahısla ilgili gerçek bilgilerin ancak arkeolojik çalışmalarla ortaya konulması gerekmektedir. Bu da alanında yetkin uzmanların bilimsel çalışmaları sonucu ortaya çıkacak belge ve bilgilerle mümkün olabilir.
BU SORULAR CEVAP BEKLİYOR
Son günlerde görsel ve işitsel basında yer alan Aziz Vlas’ın evi veya mezarıyla ilgili bilgilerin teyide muhtaç bilgiler olduğu görülmektedir. Bu hususta görüşlerine başvurduğumuz uzman kişiler tarafından şu sorular gündeme getirilmektedir.
Günümüzden 1700 yıl önce yaşadığı söylenen ve mitolojik bir kişilik kazanan Aziz Vlas’ın Sivas’ta yaşadığı kesin bir bilgi midir, hangi ciddi araştırma ve esere dayanmaktadır?
Aziz Vlas’ın boğaz hastalıkları ve hayvan hastalıkları konusunda uzman olduğu rivayet edilmektedir. Oysaki halk arasında Gökmedrese karşısındaki evliya mezarı ziyaretinin göz hastalıklarına iyi geldiğine inanılmaktadır.
Aziz Vlas’ın evi veya mezarı olduğu iddia edilen yapıyla ilgili yapı ve malzeme incelenmesi yapılmış mıdır? Bu konuda laboratuvara analiz ve verileri var mıdır?
Aziz Vlas’a ait olduğu iddia edilen yapı ve bu yapıda kullanılan malzemenin niteliği, duvar örgüsü ve diğer yapısal özellikler belirlenmiş ve hangi döneme ait olduğu ortaya konulmuş mudur?
Bu ve buna benzer sorular halkımız arasında cevap beklemektedir.
Ayrıca yıllardır Osmanlı Arşivlerinde Sivas’la ilgili araştırmalar yapan konusunda uzman bir hemşehrimizle yaptığımız görüşmede; -Sivas’la ilgili milyonlarca belgeye incelediğini ve bu incelemelerde söz konusu isimle ilgili hiçbir belge ve ize rastlamadığını ifade etmiştir.
Sivas kamuoyu, eğer Sivas Belediyesi burada bir anıt yapı yapmayı düşünüyor ve planlıyorsa bu yapı yapılmadan yukarıdaki soruların uzmanlarca bilimsel olarak açıklanmasını ve kamuoyunun bu hususta aydınlatılmasını beklemekteyiz.
Melih Gezegen