Aziz Vlas efsanesi ile hiçbir bilimsel çalışma olmaksızın Aziz Vlas anıtı peşinde koşan Sivas yönetimine çağrımızdır: Efsanelerle değil, gerçeklerle uğraşın. Sivas’ın atasözü olan “Aklın Varsa Başında Şahna Kümbeti Karşında” veciz sözü bile bize bu gerçeği haykırmaktadır.
Günümüzde “Kümbet Mahallesi”ne ismini vererek hatırası bir nebze de olsa yaşatılan bu tarihi eser, acaba nasıl bu hale gelmiş ve daha da ötesinde varlığı nasıl ortadan kaldırılmıştı. Bu husus Sivas’la ilgili araştırma yapan birçok araştırmacı ve yazarın gündemini oluşturmuş, birçok kitapta yazılar yazılmış, dergilerde makale ve araştırmalar yayınlanmıştı. Bu konuda akıllara ilk gelen ve çok değerli bilgiler veren makalelerden birisini Hayat Ağacı Dergisi’nde Müjgan Üçer yayınlamıştı. Sayın Üçer’in “Aklın Varsa Başında Şahna Kümbeti Karşında” Sivas atasözüyle gündeme getirdiği Şahna Kümbeti’nin hikâyesi, muhtelif kaynaklardan araştırılarak anlatılmakta ve eserle ilgili önemli bilgiler verilmekte idi. Bu makalede dile getirilen sürpriz teklif ise “Kümbet semtine adını vermiş olan bu tarihi eserin noksan taşlarının tamamlanarak yeniden inşa edilmesi” fikrinin ortaya atılmış olmasıdır. Bu fotoğraflardan hareketle restitüsyon ve restorasyon projelerinin çizilmesi ve yerinin tespit edilmesi hiç de zor olmasa gerekir. Sivas’ın çok önemli tarihi eserlerinden biri olan bu kümbetin yeniden inşa ve ihyası, eldeki bilgiler ve yapılacak araştırmalarda elde edilecek verilerle mümkün olabilir mi?
Şahna Kümbeti’nin yeniden inşa ve ihyası mimar ve mühendislerin ilgi alanına girmesi nedeniyle bu konuyu onların uzmanlığı ve görüşlerine bırakıyoruz. Bu hususları dikkate alarak bir çaba ve gayret içerisine giren Sivas sevdalısı birilerinin çıkacağı ve şehrimizin böylesine önemli bir esere yeniden kavuşacağını ümit ediyoruz.
Aradan tam bir asır geçmiş olsa da Sivas tarihinin bu yitik değerinin bir gün çıkıp geleceğini ve geçmişte olduğu gibi bir asırdır ara vermiş olduğu “şahne”lik görevini devralacağını ümit etmekteyiz.
Ümitliyiz ve ümit varız. Çünkü günümüzün Şehremini diğer tarihi eserlerde olduğu gibi bu “asâr-ı atîka” hakkında da büyük bir kadirşinaslık içerisinde bulunmakta olduğunu bilmekteyiz. Ve hiçbir tarihi-mali mazeret ileri sürmeden bu “asâr-ı atîka”nın ihyası yolunda adımlar atmakta olduğuna şahit olmaktayız. Bu şehri seven ve bu şehrin sinesinden çıkan herkesin bu yolda şehreminimizle yan yana gelerek, kol kola girerek Sivas’ı yitik değerleriyle buluşturmasını ümit ediyoruz.
Bahar Hızar