Türkiye ekonomisi, 100 yıllık Cumhuriyet tarihi süresince hak ettiği noktaya ulaşamadı. Krizlerin, terör saldırılarının, afetler ve darbelerin gölgesinde büyüyen Türk ekonomisi, görece büyüse de en iyi ekonomiler arasına giremedi. Cumhuriyetin 100’üncü yılında Türkiye yeni yüzyıla da iddialı hedeflerle başlarken, kişi başına düşen milli gelir hala 10 bin 616 dolar seviyesinde seyrederek yüksek gelirli gelişmiş ülkeler kategorisinin uzağında bulunuyor.
Türkiye Cumhuriyeti 100’üncü yaşını coşkuyla kutladı. Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle Türkiye ekonomisinde de yeni dönem başladı. Cumhuriyetin kurucusu ve mimarı Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde Cumhuriyet’in kurucu kadroları, siyasi bağımsızlık kadar, iktisadi bağımsızlığın da kazanılmasına büyük önem verdi. Bu kapsamda, 17 Şubat 1923’te ülkenin dört bir yanından gelen katılımcılarla İzmir İktisat Kongresi düzenlendi. Atatürk’ün kongrenin açılışında yaptığı konuşmadaki “Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferlerle desteklenmezse payidar olamaz, az zamanda söner” ifadelerini kullandı.
Atatürk’ün bu sözleri Cumhuriyet’in ilk yıllarında ekonominin ne kadar öncelikli konular arasında yer aldığının göstergesi olurken, Kongrede 281 maddeden oluşan kararlar alınırken ekonomi politikasında izlenecek yol haritası çizildi. Türkiye ekonomisi 100 yılda ilerleme kaydetse de istediği noktaya erişimedi.
Türkiye ekonomisi, 100 yıllık Cumhuriyet tarihi süresince attığı adımlarla savaşların, krizlerin, terör saldırılarının, afetler ve darbelerin gölgesinde görece büyüse de en iyi ekonomiler arasına giremedi. Cumhuriyetin 100’üncü yılında Türkiye yeni yüzyıla da iddialı hedeflerle başlarken, kişi başına düşen milli gelir hala 10 bin 616 dolar seviyesinde seyrederek yüksek gelirli gelişmiş ülkeler kategorisinin uzağında bulunuyor. En büyük ekonomilerin ihracatta yüksek teknolojinin payı yüzde 20’leri civarında bulunurken, Türkiye’nin payı yüzde 3 civarında seyrediyor. Türkiye’de katma değerli üretimin az olması, liyakatli kadroların olmaması, nitelikli beyinlerin yurt dışına hızlı göçü 100’üncü yılı ekonomik krizle karşıladı.
‘Faiz sebep enflasyon sonuç’ söylemiyle başlayan faiz indirimleri ile enflasyon yüzde 85’i bile aşarken, TL’de kan kaybı sürdü. 2021 yılı Kasım ayı, Türkiye ekonomisi ve Türk lirası için tarihi bir ay oldu.O dönemde Erdoğan’ın faizle ilgili söylemleri piyasalardaki paniği artırırken dolar/TL kuru Kur Korumalı Mevduat (KKM) sisteminin açıklandığı 17 Aralık 2021 tarihinden önce 18 liraya yükseldi. KKM sisteminin açıklanmasının ardından ise kur bir gecede 18 liradan 11 lira seviyelerine düştü. Ancak bu düşüş kalıcı olmadı döviz kurları yine yükseldi.
Alınan olağanüstü önlemlere, serbest kur rejimine gerçekleştirilen müdahalelere rağmen 2023 yılına gelindiğinde seçim günü olan 14 Mayıs’ta 19,60 seviyesinde olan dolar, 28 Mayıs’taki cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turundan bu yana yüzde 16 değer kazanarak 23 lirayı aştı. Seçimlerin ardından düşük faiz dönemi inadından vazgeçilse de gerekli diğer adımların atılmamasıyla birlikte enflasyon ve kur artmaya, vatandaş da yoksullaşmaya devam ediyor.
YAŞAM
Yayınlanma: 30 Ekim 2023 - 08:00
100'üncü yılda Ekonominin Durumu
Türkiye ekonomisi, 100 yıllık Cumhuriyet tarihi süresince hak ettiği noktaya ulaşamadı
YAŞAM
30 Ekim 2023 - 08:00
İlginizi Çekebilir