Efendim, Bir büyük hatâ da örgüt konusunda aktif değil, sempatizan olmak gerekçesi üzerinden yapılmaktadır.
Sempatizan dediğiniz, en cahil insanlardır ve örgütün yahut her türlü "çıkarcı şebeke"nin kuvvet kazanmasını sağlayan en önemli aktördür. İrili ufaklı "Leviathan"ları büyüten de bu cahiller güruhudur. Sempatizanlar, evet yargılanmasın, yargılanmamalı ama suçsuz oldukları için değil "cezaî ehliyet"e sahip olmadıkları için yargılanmamalı. Bu ise onların suçsuzluğunu değil, aptallığını gösterir. Ötede mahkeme için durum kesinlikle farklıdır, çünkü delil yetersizliği diye bir şey orada yoktur.
Çıkarcıları besleyen sempatizanların bir kısmı az çok çıkar elde edenlerdendir. Bu çıkar "adam yerine konmuş olmaktan" başlar, oğluna veya kızına asgari ücretin civarında iş temin etmeye kadar çıkabilir.
Sempatizanlığı içerisinde yüksek bir çıkar bilinci taşıyanlar ise ayrı bir kategoridir. "İnancı gereği" sempatizan gözüküp, çıkarı gereği olduğunu gizlemede ustadırlar. Bunlara, "İyi ama senin gönüllü olarak desteklediğin adamlar, çok adi işler yapıyor!" diye ikazda bulunduğunuzda aldığınız cevap esasta, "İyi ama onlar Müslüman!" olmaktadır. Yani haksızlık yapabilirler ama varsın olsun, onlar müslüman yahut daha ileri düzeyde İslamcı bilinişleri nedeniyle mazur görülmelidirler. Daha detaylı savunmalar hazırdır ve bu savunmaların esası da "Ne günlerden geldik!" cümlesinde özetlenebilir.
Bu menfur manzarada olmayan tek şey gerçekte, İslam ve İslamcılıktır. Öyle ya da böyle, az ya da çok para ve makam yoluyla kudret sahibi olmak için, FETÖ´nün teknikleştirdiği profesyonel dilencilik yaygın ahlaktır. Dilencileri Allah rızası için destekleyip, bir şekilde yükselttiğinizde artık "Allah rızası için!" sizden bir şey istemesine gerek kalmamıştır. İktidarının tadını çıkarma dönemi başlamıştır.
Kısa sürer, hem de çok kısa...
Çünkü bu oyunu benimle oynamıyorsun bayım!
Benim oyun repertuarımdan ne olacak; saklambaç, körebe, kovalamaca ve dilersen üzerine birkaç daha ekleyiver.
Allah´a repertuar biçilemez!