FETÖ´nün tabana yayılmak ve taraftar devşirmekte kullandığı en temel araç İslam´dır. İslam dinini istismar ederek iktidarı ele geçirmek için, çok basit bir mantık keşfetmiştir: Dilencilik…
Dilenciliğin, en teknik biçimde kullanılmasında iki temel argüman vardır:
1. Allah rızası için…
2. Fakire bir sadaka…
Dilenciliğin teknik haline gelişinde izlenen en önemli ve etkili usullerden biri dilencinin cami önünde beklemeyip, cemaatle beraber saf tutmasıdır. Böylece dilenci, sıradan bir dilenci değil; içimizden bir beyefendi yahut hanımefendi olmuştur. Dilenci olmadan dilenebilen bizden birinin, paraya olan ihtiyacı kendi geçimini sağlamak için değildir. Okul açmak, ev tutmak, gazete kurmak, televizyon kurmak vs gibi, “Müslümanları güçlendirmek” adına yapılan “hizmetler”dir. Himmet, böylece yüksek düzeyde çıkar sağlayan bir yatırım aracı olur.
FETÖ´nün sonunu getiren şey: Bizzat “Kâinatın Zübüğü”nden başlayarak, öldürmeye karar verecek kadar kendinden geçiren “iktidar” hırsıdır. Dış etken olarak şuursuzca İslamiyeti hedef alan laikçi akımlar, kızıştırıcı olarak FETÖ´ye üstün katkı sağlamıştır. 28 Şubat, korku ve şiddet saçan bir hareket olarak dinî hissiyatı kuvvetlendirmemiş, dinin güç kazanmak için enstrüman haline gelişinin yolunu açmıştır.
FETÖ´yü güçlendiren aynı sebepler, FETÖ dışındaki çıkarcı grup ve kişileri de, yani METÖ´yü de kuvvetlendirmiştir. Bürokrasi ve iş dünyasında teknik dilencilik aynı surette yürümüştür. Sıradan Müslümanlarla saf tutan, Ak Parti´ye kaydını da ihmal etmeyen güruhlar, 10 yıl içinde acayip semirmişler. “Masonik” taktikleri de kurnazca kullanarak, bir siyasi parti ile halk arasındaki “dikey yapı” oluvermiştir. METÖ, şimdilik iktidar hırsıyla kimseyi öldürme emri vermiyor ama üstün bir dayanışma sergileyerek, terör estiriyor. Bu baskı, Ak Parti´nin halk tabanından ciddi kopmalara kadar varabilir; bunu hisseden var mıdır? Bir avuç bürokrat, rantçı ve onlara bağlı “Allah rızası için”(!), onlara destek veren cami ve Cuma cemaati, dıştan “Siyasi İslamcılık” olarak değerlendiren her şeyi ters çevirmiştir. Dindar-muhafazakâr olarak adlandırılan karartı protestanca bir kıvraklıkla son şeklini bulmuştur. Korkulması gereken, merhametsiz, baskıcı spekülatörlerdir. FETÖ´nün sağladığı “teknik dilencilik” yolunu sonuna kadar kullanmaktadırlar, kullanacaklardır. Bence FETÖ ile müvadele tavsamaya ve sulandırılmaya başlamıştır. Bürokratik ve rantçı METÖCÜLER, kendilerinden olmayanları ayıklamak için en akıl olmaz yollara başvurmaya başlamıştır.
15 Temmuz başarılamayan bir darbedir ama bu darbeyi savuşturan halk, şimdi METÖ´nün baskısına bırakılmıştır. FETÖ ile mücadele anlamını yitirmeye başladı; çünkü bu mücadele: METÖ´nün kuvvetlenmesini sağlayan bir araç olmuştur.
Şimdi bu yazıyı lokal düzlemde okuyarak, “şahsîleştirip” bana bir saldırı aracına çevirecek olanlar elbette var. Ama hiçbir önemi yoktur, kendi sonlarını getirecekler; ben de lokal düzeyde hesap tutan biri değilim.