FETÖ, din adına istismar edilişimizin boyutlarını bize ihtar eden bir afettir.
Bu husus tartışılmaz bir mahiyet arz eder!
Haşhaşîlerle benzerliğine ilk vurgu yapan yazar da benim; hem de 2012´den öncedir. İnanmayan girsin arşivlere ve görsün; yalan ise de âleme ilan etmek bana düşsün. Bu durumu ben taşralılıkla değil, nankörlükle izah ederim. En erken zamanlarda PDY´ye bayrak açtığımda, bugünün çoğu kalemşoru FG´nin cüppesinin dibinde yer kapmak için yarışıyordu. 15 Temmuz´un hemen akabinde ise ortaklarını taşlamaya başladılar. İslamî teamülde dostlukta da, yolda da kıdem esastır. Elbette bu, bağlayıcı olduğunu zannettiğim muaşeret esaslarına, istismar ettiğinin onda biri kadar bağlılık hissedenler içindir.
Sonuna kadar ama titizlikle mücadele edilmelidir.
Bu konuda şüphesi olan varsa hain değilse de, cehaleti ikamet boyutundadır. “Titizlik” diyorum, yani adalet diyorum, efendiler ve beyler! Simit çalanı cezalandırmada celal sahibi olanlar, ne yazık ki buğday tarlalarını çalanlara karşı mülayim mi, mülayim…
Umutsuzluğumdan değil, durum tespiti olsun diye söylerim: bu mücadele baştan ayağa yalana teslim edilmiş, yalanlarla sulandırılmıştır. Mücadele gibi gözüken şey, güçsüzlerin acımasızca ezilmesi olmuştur ve ağırlığı gün geçtikçe hissedilmektedir. Eğer tezgâha geldiysek, bu iöinden geçtiğimiz yüzyılın tezgâhı ve aldanışı olacaktır. Paralel Yapı´nın "yalancılar"ı gitti, bir kısmı tutuklu da olabilir. Hiç önemli değil, yalancıların kadim ortakları miraslarına kondular ve sürdürüyorlar.
FETÖ´yü oluşturan bataklık üzerine en ufak bir düşünme, öz eleştiri, strateji söz konusu değildir... Bunlar olmadığı gibi: FETÖ, benzeri her nifak oluşumuna samimi olarak karşı olanlara, PDY´nin eski ortakları tarafından amansız bir hücum başlamıştır. Bu tam bir felakettir. 15 Temmuz öncesinde PDY aleyhine yazdığım tek kelimeden dolayı bile dava açılıp, ciddi cezalar verilmişti, benzer bir durum sanki halen sürmektedir. Hayıflanıyor filan değilim, o skandal davalarda cezalandırılmasaydım kendimi PDY´nin suç ortağı gibi hissederdim. İyimserliğimi muhafaza etmeye çalışıyorum, bazı kanun adamları, muhtemelen hazırlık safhasında olup, delil topluyorlardır.
Daha önce PDY yancılığından, şimdi ise FETÖ ile mücadeleden kazanan eski PDY dostları, şimdi masumlara ceza verme imkânı da buldular. Dünya üç günlük değil, mağdurların bunların verdiği cezayı Nemrud´un verdiği cezadan saymaları gerekir. Çünkü Hz. İbrahim olayı bir mitolojik hikâye değil; adalet adına yaşanan ve nakledilen ontolojik bir esastır. Bir değerli yazarın ifadesiyle, "Kazan&Kazan" formülü kılı kılına tutmuştur. Daha önce PDY/FETÖ ile ortaklıktan kazanan paraperestler, şimdi FETÖ ile mücadeleden kazanıyorlar. Keyifleri de maşallah yerinde... Bu durum, kapitalizmin en koyu yeşilinin, “kazan-kazan” formülü ve mühendis titizliğiyle uygulanmasına örnek olarak kayda geçilecek, ders olarak okutulacak mahiyettedir.