Cumhurbaşkanı faize gem vurmuştu ve enflasyon düşmüş, piyasa acayip canlanmıştı. İnsanlar yatırım için harekete geçmişti.
2013 Gezi Vakası öncesinden söz ediyorum…
Oranlarını merak eden açar bulur, bir gün önce konut kredisi alanlar ucuz yoldan konut sahibi oldu; bir gün sonraya kalanlar şaşa kaldı…
Dolar, uçmaya başladı…
Bu süreç hala devam ediyor.
Ekonomi Savaşları´nın ne olduğunu hâlâ anlamayanlar ya süper cahildir, ya gönüllüce sömürge olmaya razılardır…
Sömürge olmaya razı olanlara gelmiş geçmiş hiçbir ideoloji yakışmaz; tek kelimeyle uşaktırlar…
Gölge sömürge valisi pozisyonundaki “faiz lobisi” ise, Gezi´de yatan derin ihanete koynunu açtığı gibi, servetini tomar tomar çoğalttı. Sömürgeci soysuzların Gezici veletlere verdiği kumanyalar ise bir ucuz teşekkürden ibarettir… Hani, “Bir dönere satılan oylar…”dan bahsedilir ya; bu oy da değil bir kumanyaya kapatılan zavallıların hikayesidir… Bu hikâye unutulursa; Türkiye´de gençliğin kaç paraya gaza gelebilecek bir alt yapıya sahip olduğu da hatırlanmaz. Maarif´ten bihaber gençliği mecburi eğitimle yirmi yıl eğitseniz ne yazar, eğitmeseniz ne çıkar…
Bugün itibariyle Sn. Cumhurbaşkanı “faiz lobisi”ni bir daha hatırlattı ve ülkenin ekonomik taarruzların hedefi olduğunu söyledi… Bankaları ve merkez bankasına ve diğer bankalara faizi indirmesini teklif etti. “Maalesef…” kelimesi ise can yakan bir kelimedir. “Bu ülkede en çok kazanan hangi kurumlar, kimler? Banka sahipleri, finans sektörü… Onlar götürüyor parayı. Bu kadar yüksek ile kredi vermeye kalkarsan tabii ki yatırımlar bu ülkede yürümez. Hala bunu anlatamıyoruz. Bu konuda maalesef devletin bankaları dahi ciddi bir muhafazakârlık içindedir.” demiş, devlet başkanı…
Faiz Lobisi, denilen bu az sayıda sömürgene mücadelenin ilk adımı faizlerin düşürülmesidir… Gezi Vakası öncesi Türkiye ile sonrasını anlamak bile, olağanüstü bir deney ve deneyimdir.
Her kötülüğün anası olan faizin, ülkemizde “kirli para” doğurmasına mani olmadıkça bağımsızlık hayaldir.