Belçika, haritada küçük bir yer ama dünyanın en tehlikeli ülkelerinden biridir. Mübalağa bu tehlikeyi daha iyi anlatabilir: Avrupa faşizminin derin merkezidir. Devlet felsefeleri tam anlamıyla Hegelci, ideolojileri beyaz adam ırkçılığıdır. Çipil sarışındırlar, semizdirler ve başta Türkler olmak üzere, renklileri asla sevmezler. Ebatlarına mütenasip olmayan genişlikte sömürgeleri olmuştur. Germen ve Alman kültürünün hinterlandında olmalarına rağmen, bağımsızmış gibi davranarak siyaset oluştururlar.
İkinci Cihan Harbi denilen savaş sonrasında ABD´ye yatarak, NATO´yu Paris´ten Brüksel´e naklettirirler. ABD, Avrupa Ülkeleri ile ilişkilerini sürdürecek önemli bir merkeze sahip olmuştur. Avrupa Parlamentosu, gâhi Strazburg gâhi Brüksel´de fesatlıklarını yürütmektedir. Metrekaresine ABD ve AB merkezli bir kuruluş düşen Brüksel, bu sebeplerden AB´nin başkenti olarak gösterilir.
Şehir bin sene önce bataklığın üzerine kurulmuş. Brüksel´in mânâsı da, balçığın üzerine kurulan şehir demekmiş. İsmiyle müsemma derler ya, bu şehir hâlâ balçık, hâlâ ruhsuz. Kim bilir, tüm Belçika balçığın üzerine kurulmuştur ve ad balçıktan gelmekte olup “Balçıka”dır. Bana sırf dünyayı fesata boğmak için iki şehir ismi sorsalar, biri Washington, öbürü Brüksel derim. Her türlü namussuzluğun kavşak noktası olması itibariyle Fetö de Washington merkezlidir. Washington, şimdi Fetö´yü Brüksel´e taşıyor, hem de tam teşekküllü bir Türk ve Türkiye Düşmanlığı merkezi olarak…
Fetö´nün okullar ve sair yollarla devşirdiği tüm ajanlar Brüksel´de toplanacak ve oradan yönetilecek. Bu durum aynı zamanda, Feto G. sonrası yapılanmanın da hazırlığı olabilir. ABD, işe yarar bir Amerikan Mehdisi bulup oturtur. Fetö ile mücadelenin kiminle mücadele olduğunu anlatmak için o kadar çok mesai verdim ama karşılığında İslamcıların kanından beslenen sülüklerden ve işbirlikçilerinden en ufak bir tepki almadım. Taştan ses çıktı, onlardan ses çıkmadı. Çıktı tabii, arada bir bu yumuşakçalar “Sert olmuş yaaa!” dediler. Bazıları daha da ileri gitti, aleyhime akıl almaz tezgâhlar ve müzevirlikler çevirdiler. En ufak gam yediysem namert olayım, sadece bilmesi gerekenler olduğu için söylüyorum.
Bir bilge adamın söylediği gibi: Her şey sona erdiğinde düşmanca davrananların kelimelerini bile hatırlamayacağız. Tek hatırladığımız dostumuz görünenlerin sessiz kalmaları olacak… Peki, ben ne yapacağım? Namertler benim öğretmenim değil, sağıma soluma bakmadan yürümeye devam edeceğim. Ben: dinimi, hocalardan, dinsel içerikli mekteplerden değil; ninemden ve annemden öğrendim. Bir ümmî olarak, sütümün ve mayamın temizliğine hamdediyor, Allah´a şükrediyorum.