Bizim kuşağın üzerinde Milli Gençlik Vakfı`nın emeği çok büyüktür. Orası, adeta bir kuluçka makinesi gibi çalışmış, birçok kıymetli insanın yetişmesine vesile olmuştur. Üstelik en zor zamanlarda, yokluk günlerinde. Kısıtlı, fakat bereketli imkânlarla. O günlerin hakkını ve hatrını unutmamız mümkün mü? Değil.
Yirmi sekiz şubat süreci, birçok kıymetli şey gibi, Milli Gençlik Vakfı`nı da hedef aldı. Yıkıcılık ve millî olana düşmanlık, maalesef, oraya da yansıdı. Bütün bunların üstüne, bir de acı kaybımız: Hakiki dava adamı Adnan Demirtürk`ün şehadeti. Aziz ruhu için el Fatiha.
Rahmetli Adnan Ağabey, `bin yıl daha bu gençlik` demişti. Evet, şimdi Anadolu Gençlik Derneği var. Bizler burayı pek severiz. Çünkü eksiklerimizi tamam ederler. Orada, sağlam ve güvenli bir yerin olduğunu biliriz. Bu bizi mutlu kılar. Emniyette hissettirir.
Anadolu Gençlik Derneği; milletin alın teriyle ve helal lokmasıyla ayakta kalan, hayata tutunan bir kuruluş. Taşıma kapasitesi yüksek bir gönül. Bir vefa müessesesi. Sadece insanlara değil, değerlere, tarihe ve toprağa da vefa. Kalbî muhabbet, bağlılık. Hakikatli bir emek. Ayrıca, ısrar ve özen. Toplu konuta karşı müstakil ev.
Tamamen yerli, millî. Millî kelimesinin dinî anlamına geldiğini de hatırlatmış olalım. Peki, AGD`nin arkasında kimler var? Nasıl anlatalım?
İnegöl ilçemizde İshak Paşa Camii`nin (1465) avlusundaki şadırvanın üzerinde şu yazar: `Hakkın lütfu, halkın yardımı, Abdullah`ın emeğiyle oldu bu şadırvan.` Abdullah, Allah`ın kulu demek. Hak ve halk yani. Şadırvan demeyelim de, dernek diyelim, tamamdır.
Her şey sırayla; sabah, öğle, ikindi, akşam, gece. İnsanın ömrü de böyledir. Anadolu Gençlik`in orta, lise ve üniversite birimleri gibi. Bir de çalışan gençlik. Öğrenciler için evler, yurtlar. Kitap okuma grupları. Hat dersleri. Spor faaliyetleri. Yaz kampları. Mekke`nin Fethi etkinlikleri. Hayırlı yarışmalar. Konferanslar. Liste bu şekilde uzayıp gidiyor. Hep doğru işler, faydalı uğraşlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başbakanken, `tarihinden, ruh kökünden koparılmış bir nesil yaşayamaz` demişti. AGD, işte o ruha üflenen kuvvetli bir nefestir. İnce işçiliktir. Biliyoruz ki, nesli muhafaza etmek, müminlerin öncelikli vazifeleri arasındadır. Bütün bunlar, manevi `temel atma törenleri`dir. Bize daha çok lazım olandır.
Anadolu Gençlik deyince, aklıma birçok güzel isim birden geliyor. Genel Başkan Salih Turhan`dan Aytekin Karadeniz kardeşimize kadar. Sadece Allah`ın rızasını kazanmaya çalışanların çoğunlukta olduğu, milletin ve ümmetin üzüntüsünü dert edinen fedakâr insanlar.
İtibar dergisini çıkarırken, henüz yolun başındayken, en ciddi desteği ve sahiplenmeyi AGD`li kardeşlerimizden gördük. Bunu söylemezsek, yazı eksik kalır.
Anadolu Gençlik`in derneğini yazıp da dergisini yazmamak olmaz. Genel Yayın Yönetmenliğini Mehmet Biten`in yaptığı dergi, yüz yetmiş sekizinci sayısına ulaştı. Biten`in iş tutuş şeklinden olsa gerek, daha bağımsız. Derginin bir derdi var ve bu önemli. Dert, söyletiyor, yazdırıyor.
Ülkemizde birçok sivil toplum kuruluşu faaliyet gösteriyor. Dev bütçeler, devasa imkânlar. Fakat bizim ilk göz ağrımız, Milli Gençlik Vakfı`nın devamı olan Anadolu Gençlik Derneği`dir. Onun gönlümüzdeki yeri daima ayrıdır.
Erbakan Hocamıza göre, bir milletin asıl gücü, tankı ve topu değil, imanlı gençliğiydi. `Hak geldi, batıl zail oldu` diyebilen ve buna göre yaşayan, düşünen bir gençlik. İnançlı, şuurlu. Müslüman kardeşlerin bir ferdi. Millet ve ümmet konusunda dersine çalışmış. Mesuliyet duygusu yüksek. Halis niyet sahibi. Salih amel peşinde koşan. Özetle; Anadolu Gençlik Derneği.